1. HABERLER

  2. HABER

  3. Başbakan Davutoğlu: O Silahlar Bize Dönerse Vururuz
Başbakan Davutoğlu: O Silahlar Bize Dönerse Vururuz

Başbakan Davutoğlu: O Silahlar Bize Dönerse Vururuz

Davutoğlu: “PYD-PKK ayrımının artık anlamı kalmadı. PYD’ye verilen silahların PKK’ya gitmeyeceğini kimse garanti edemez. Türkiye’ye yönelik bir eyleme kalkarlarsa DAEŞ’e yaptığımızı yaparız.”

14 Ekim 2015 Çarşamba 06:51A+A-

Mustafa Kartoğlu / STAR

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ABD’nin PYD’ye silah yardımı yapmasına sert tepki gösterdi. Davutoğlu, “PYD-PKK ayrımının artık anlamı kalmadı. Türkiye’ye yönelik bir eyleme kalkarlarsa DAEŞ ve PKK hedeflerine yaptığımızı yaparız” dedi. Davutoğlu, gazetelerin Ankara temsilcileriyle yaptığı kahvaltıda önemli açıklamalar yaptı.

-PYD’yi de vururuz: PYD ve PKK’yı ayırt etmek 5-6 ay öncesinde belki bir anlam taşıyabilirdi ama bu ayrımın artık bir anlamı kalmadı. PKK’nın Türkiye’ye saldırısı olmadığı dönemlerde DAEŞ’e karşı PYD’yi kullanmayı düşünen müttefik ülkeler bunu bir çerçeveye oturtabilirlerdi. Yine doğru değildi ama PKK Türkiye’ye saldırdıktan sonra yardım yaptılar. Kim olursa olsun, PKK ve PYD’ye herhangi bir silah, mühimmat yardımı yapılırsa Kuzey Irak’ta aldığımız tedbir neyse Suriye’ye yönelik de alırız. Örgüt ya da IŞİD Türkiye’ye yönelik bir eyleme kalkışırlarsa, nasıl ki DEAŞ askerimizi şehit ettiğinde müdahalede bulunduk, bulunuruz.

-ABD silahları DAEŞ’te: ABD nezdinde gerekli diplomatik girişimler yapılacak, bunu hiçbir şekilde kabul etmediğimiz bildirilecek. Amerika Musul’da Irak ordusuna en sofistike silahları verdi; Irak ordusu çekildi, silahlar DAEŞ’e kaldı. Şu anda PYD’ye verilen yardımın PKK’ya gitmeyeceği konusunda hiç kimse bize inandırıcı bir gerekçe söyleyemez. Kuzey Irak’ta, Türkiye’de kullanıldığını tespit edersek PKK’ya yaptığımız müdahaleyi yapar, bulunduğu yerde silahları yok ederiz. Bunu hem ABD’ye, hem Rusya’ya ilettik. Yaklaşımımız 23 Temmuz gecesi DEAŞ ve PKK mevzilerine yaptığımız operasyonlarda kendini göstermiştir.

-PKK silah bırakmadan konuşulmaz: Çatışmasızlık değil, silahların bırakılması konuşulabilir. Tekrar terör örgütünün mezarlık görüntüsü altında işkencehaneler, haraçhaneler kurması, silah depolamasına izin vermeyiz. Konuşulacaksa silahların külliyen bir daha almamak üzere bırakılması konuşulur.

-İstikrar hükümeti istemiyorlar: Rusya’nın müdahalesinden sonra bu saldırının olması bizim için değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Suriye’de risk yükseliyor. Birileri Türkiye’nin etkisini ve gücünü kırarak Türkiye’yi savunma yapar hale getirmek istiyor. Biz ise Türkiye’yi içine kapatmak değil, hem İslam dünyası hem batıyla ilişkileri olan bir ülke olmak istiyoruz.

-Türkiye Avrupa’yla kıyaslanır: Madrid’de bir İspanyol, İngiltere veya Fransa’da bir vatandaşları ne kadar güvende hissediyorsa Türkiye’de de vatandaşlarımız o kadar güvendedir. Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi ile karşılaştırılması doğru değil.

Teröre karşı yalnız bıraktılar

-Liderler yan yana gelse: Arkadaşlarımla konuştum, 4 siyasi liderle aynı masada buluşalım, değilse ayrı ayrı görüşelim... Fakat böyle acılı bir günde Demirtaş’ın ‘cinayeti devlet işlemiştir’ diyerek toplumu açık bir provokasyona yöneltmesi bunu imkansız kıldı. Halkı 6-8 ekim olaylarına benzer bir tabloya yöneltmek istedi. Sayın Bahçeli’nin tutumunu milletimiz yakından biliyor.

-4 partili hükümet olsaydı: Önceki gün Bakanlar Kurulu’nda CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin bakanları olsaydı; sağımda CHP’li, solumda MHP’li başbakan yardımcısı olsaydı, daha milli birlik görüntüsü olmaz mıydı? Bu saldırıyı daha kolay göğüslemez miydik? Niye bizi yalnız bıraktınız. AK Parti hem tek başına bu terörle mücadele sorumluğunu üstleniyor, hem de acımasızca eleştiriliyor.

-Kılıçdaroğlu’nun terör dışı gündemi: Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmemiz pozitiftir olumdur; takdirlerimi ifade ettim. Ancak teröre karşı ortak tutumumuzu göstermek üzere biraraya gelmemizden sonra yaptığı açıklamayla terör dışı pek çok özel gündemi olduğunu gösterdi. Bu tutumunu, milletimizin ortak acısına duyarlılığa aykırı buldum, yadırgadım. Kılıçdaroğlu, Suriye ile ilgili bir örgüt adı -DAEŞ değil- zikredince Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’nı çağırdım, ‘öyle bir bilgi yok’ dedi. MİT Müsteşarımız Genelkurmay’da toplantıdaydı, geldiğinde ona da talimat verdim.

-Halkımız oyuna gelmedi: DİSK, KESK ve Tabipler Birliği ile konuştum. TMMOB görüşmedi. Sakın ola buradan başka bir acı üretmek isteyenlere fırsat vermeyelim. Sosyal, mezhebi, etnik bir çatışma riski ortaya çıkmış olsaydı, tren garını unutturacak sonuçlar çıkabilirdi. Çok şükür bu oyuna gelinmedi. Acıları paylaşarak bu sınavdan çıktık.

-Acılı ailelere teşekkür: Bu acıdan bir kaos üretmek isteyenlere başta acılı ailelerimiz olmak üzere milletimiz fırsat vermedi. Bütün topluma teşekkür ediyorum; vakur bir şekilde cenazelerini defnettiler. Yaralılarımızın aileleri hastanelerde provokasyon girişimine maruz kaldılar. İhtiyaç yokken kan çağrısı yapıldı. Çok şükür tutmadı. Seçime gölge düşürülmemeli: Ne olursa olsun Türkiye 1 Kasım’da sandığa gidecek. Seçim, ne sonuç çıkarsa çıksın siyasetin meşruiyet alanını açar. 1 Kasım sonrası yeni bir siyasi kültür ve dilin inşa edilmesi lazım. Türkiye, ateş çemberi içinde. Demokrasimizi güçlendirmezsek zorluklarla karşılaşırız.

- İki iz üzerinde takip var:  İki iz üzerinde yürüyor arkadaşlar. İki bombacıdan biri çantayla, diğeri yelekle gelmiş. İkinci saldırganın irtibatları konusunda da araştırmalar yürüyor. İki farklı örgüte ilişkin bulgular var. Örgütler arası işbirliği var mı bakılıyor. Faili meçhul bırakmayacağız bunu; kim yaptıysa, bağlantıları varsa tespit edilecek. Karşılık anlamında gereği yapılacak.

-Yeni güvenlik önlemleri: Patlama miting yerinin dışında oldu. Arama ise miting alanının girişinde. Bunun ciddi bir zaaf olduğunu, değişmesi gerektiğini söyledim. Bir rutin uygulamayı terör örgütleri de biliyor ve saldırı yapabiliyorlar. Artık rutin önlemler olmayacak. Teröristin şaşırtabilecek uygulamalar yapılacak. Yeni bir güvenlik konsepti ile ilgili çalışma yapılıyor.

-Göstericiler de yardımcı olmalı: Avrupa’da miting güvenliği için hayatı durdurabilirsiniz. Türkiye’de uygulamaya kalkınca ‘polis gösteri hakkını engelledi’ diye çıkıyor. Güvenlik önlemleri alınırken anlayışla karşılanması lazım.

-Soruşturma ‘al’ desin, alırım: Bir ihmal varsa gereği yapılır ama sırf o anki psikolojiyi yönetmek için soruşturma yapmadan bir bürokratı görevden almak doğru değil. Üstü örtülmeyecek, gereği yapılacak. Bakın Cizre’de ortaya çıkan fotoğrafla ilgili dün bir soruşturma tamamlandı, iki polis görevden alındı.

İKİ MEDYA ÇARPITMASINA CEVAP

Bazı gazeteler konuşmanın bütünü bir kenara koyup şu manşeti atmış, ‘eyleme geçmedikçe tutuklayamayız.’ Sanki bombacı kendisini patlatmadıkça bir şey yapamayız demişim gibi... Ben hukuk devleti kuralları içerisinde mücadele ettiğimizi, bunun da etkin mücadeleyi bazen sınırlayabildiğini söyledim. DHKP/C bombacısı etkisiz hale getirildiğinde sanki insan haklarına aykırı iş yapmışız gibi eleştirilmiştik. Yine bir gazete ‘rakamlar çelişkili’ diyor. Siz Sağlık Bakanlığı’nın rakamlarına değil provokasyon yapan partinin liderine itibar ederseniz çelişkili olur.

HABERE YORUM KAT