1. YAZARLAR

  2. Abdulvehhab Bedirhan

  3. Avrupa'nın peçe savaşı
Abdulvehhab Bedirhan

Abdulvehhab Bedirhan

Yazarın Tüm Yazıları >

Avrupa'nın peçe savaşı

04 Mayıs 2010 Salı 21:59A+A-

Müslüman kadının peçesi, Belçika siyaset sahnesine hükümetin çökmesi ve istifa etmesine rağmen birbiriyle çekişen partileri birleştiren tek unsur olarak girdi. Üstelik bu hükümetin kurulma sancıları Irak ve Lübnan hükümetlerinin kurulma sancılarının üstünde rekor bir süre almıştı.

Halk desteği düşüşte olan ve aşınan Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy, peçede müntesibi olduğu ve güvenini kaybetmeye başladığı sağcı çevrelerdeki konumunu güçlendirecek kurtarıcısını buldu. Sarkozy, merhum El Ezher şeyhi Muhammed Seyid Tantavi'nin kendisine verdiği açık fetvaya dayanarak okullarda öğrencilerin başının örtülmesinin yasaklanması noktasında bir yarış içine girmişti. Şimdi de Fransa'da bir güç haline gelmek için peçeyi yasaklama amacında.

Pratik olarak Avrupa peçe savaşına girdi. İtalya ve Hollanda, Fransa-Belçika trenine erken binmekte fazla oyalanmadı. Britanya'da seçimlerden sonra bu konunun açıkça ve ciddi şekilde gündeme gelmesi uzak ihtimal değil. Diğer ülkelerde ise tartışma parlamentolara taşınmak için olgunlaşmak üzere. Fransa'da en yüksek anayasal merci olan Devlet Konseyi, hükümete, başörtüsü yasağının bir yargı çekişmesine dönüşebileceği uyarısı yapmıştı. Çünkü yasak birincisi anayasanın ve özgürlüklere saygının çiğnenmesi şüphesi içeriyor. İkincisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin açıkça ihlalini oluşturuyor. Bununla birlikte hükümet özellikle de kadın haklarını korumak için peçe yasağını yasallaştırma yolunda ilerliyor. Batı'da peçeli kadınların bir tercih sonucu değil, zorlandıkları için örtündüklerini düşünenler var. Doğal olarak kendi iradeleriyle ve özgürce giyilen peçeyi savunmaya hazır kadınlar da var. Ayrıca peçenin iyi yönlerine dair fetvalar vermeye çalışanlar da bulunuyor. Fakat 2010 yılında Avrupa toplumunu yüzü örtmenin İslam'ın bir farzı veya uluslararası alanda kabul edilmiş insan haklarından olduğuna ikna etmek zor.

Her halükârda Fransızlar veya Belçikalılar İslam'la fıkhî bir tartışmaya girmediler, toplumda nefret uyandıran bir olgunun yayılmasını istemedikleri kararına vardılar. İsviçre'nin minare yasağında başvurduğu gibi referandum düşünülebilirdi, ancak açıkça ortada olan bir meselede seçmenleri seferber etmeye gerek duyulmadı. Ayrıca sorunun halk platformuna taşınması dinî tutuculukla daha fazla irtibatlı başka labirentlere yol açabilir.

Peçe etrafındaki Avrupa tartışması haremlik-selamlık uygulaması etrafındaki Arap tartışmasıyla buluşuyor. Fark ise peçe tartışmasının siyasiler ile yasama arasında dönüyor olması. Haremlik-selamlık tartışması ise din adamları arasındaki çekişmeye yoğunlaşıyor. Görüş sahipleri, destekleyen veya eleştiren tutumlarla bu çekişmeye katılıyorlar. Devlet ve siyaset ise kendilerini tartışmadan uzak tutuyor. Haremlik-selamlık uygulamasını caiz gören veya yasaklayan bir kararın çıkması gündemde değil. Bölgedeki dinî konular zamana terk edilmiş durumda. İki tartışma arasındaki en önemli bir diğer fark ise kadına bakışta ortaya çıkıyor. Uluslararası Af Örgütü 'Amnesty International' kimliklerini ve inançlarını ifade etmek için peçe takan kadınların ifade ve düşünce haklarını çiğnediği için Belçika yasağına karşı çıkarken haremlik-selamlığa karşı çıkanlar, zaten kendi toplumlarında kadınlar peçeli ve tecrit edilmiş olduğu için bu hakları gündem etmiyorlar. Dolayısıyla kadının bir kimliği veya inancı ifade etmesinin bir önemi yok.

Ayrıca ortada bir şahsın kimliğini tespit etmek için yüzünün görülmesini gerektiren güvenlik etkeni var. Teröre karşı savaş, güvenliğin sesini şu günlerde diğer seslerin üstünde tuttuğundan peçe aşırılıkçılara yönelik bu savaşın yan bir bölümünü oluşturuyor. Bu savaşta özgürlükler iki parantez arasına konuldu. Saygın din adamlarının Müslümanların bulundukları toplumları gözetmeleri gerektiği yönünde fetvalar verdikleri biliniyor; ancak El Kaide gibi örgütlerin bulunduğu bir zamanda fetva verme iddiasında bulunanlar, uydu kanallarının sayesinde İslam adına konuşuyorlar ve Batı toplumlarını bu geleneklere boyun eğdirmekten daha aşağısına razı olmuyorlar. Esasında bu kimseler sadece Müslüman kadına değil, bütün Müslümanlara zarar veriyorlar.

Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El İttihat, Lübnanlı yazar, 4 Mayıs 2010

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT