1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Askeri Vesayet ve Savunma Harcamaları
Askeri Vesayet ve Savunma Harcamaları

Askeri Vesayet ve Savunma Harcamaları

Faik Akçay: Askerî vesayetin en önemli etkenlerinden birisi, savunma giderlerinin denetim dışı kalmasıdır.

26 Aralık 2011 Pazartesi 09:45A+A-

Araştırmacı-Yazar Faik Akçay, Silah harcamalarının denetim dışı kalmasının askeri vesayeti ayakta tutan en önemli etkenlerden biri olduğunu belirtiyor:

Savunma harcamaları

İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi, 2003 yılından bu yana sürdürdüğü eğitimler kapsamında, Prof. Dr. Nurhan Yentürk’ün yönetiminde, Kamu Harcamaları İzleme Dizisinin 3. yapıtını yayınlandı. Hak temelli 52 sivil toplum kuruluşunun ortaklaşa yürüttüğü çalışma sonucu ortaya çıkan bu yapıt, Türkiye’nin kanayan bir yarasına ışık tutacak veriler saptayarak, bunları kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu çalışmanın ufuk açıcı çalışmalara öncü olacağı kanısındayız.

Yurttaşların ödedikleri vergilerin nerelere, neden, nasıl harcandıklarını bilmeleri, demokrasinin en önemli göstergelerinden biridir. Gelirleri, giderleri, bunların süreçleri konularında yurttaşlarına bilgi veren, tüm gelirlerini, giderlerini denetime açık tutan ülkeler demokratik, bunları yurttaşlarından gizleyen yönetimler demokratik olmayan yönetimlerdir.

Ülkelerin savunma giderleri, kamusal bir harcamadır. Savunmaya harcanan paralar, vergi toplanarak sağlanmaktadır. Demokratik bir ülkede, yurttaşlardan toplanarak, ülkenin ya da yurttaşların korunması, ülke güvenliğinin sağlanması için harcanacak paranın, nereye, nasıl, ne ölçüde olması kararının verilmesinin yetkisi toplumundur. Bunun böyle olması gerekir.

Savunma harcamaları, kamu harcamalarının en duyarlı alanıdır. Bir ülkedeki tüm yurttaşları yakından ilgilendiren bir konudur. Türkiye gibi demokrasisi yeterince oturmamış, kamu yönetimi yeterli düzeyde açıklık içinde yapılmayan ülkelerde, bu konu daha karmaşık bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde genel olarak yıllık bütçe hazırlanması gibi, savunma giderlerinin kararının verilmesi süreçlerinde halkın hiç söz, karar yetkisi yoktur. Halkın temsilcilerinin kısıtlı yetkileri vardır.

Vatandaşı bir yana bırakalım, Kitle iletişim araçları, sivil toplum kuruluşları, bilim insanları ve kurumları, askeri harcamaları yeterince izleyememektedirler. Bu harcamalar,

1- izlenebilen, 2- Kısıtlı olarak izlenebilen, 3- İzlenemeyen harcamalar olarak sınıflandırılmaktadır.

Savunma harcamaları çok yüksek

Günümüzde Türkiye’nin askeri harcamalarının oranı NATO, AB, dünya ülkeleri ortalamasının üstündedir.

Türkiye, ABD’den sonra milli gelirine oran olarak en yüksek askeri harcamayı yapıyor... Askerî harcama büyüklüğü ile NATO içinde askerî harcamaları milli gelirinin yüzde üçünü aşan üç ülkeden biri ve oran olarak ABD’den sonra ikinci.

Bu yükseklik Cumhuriyet Türkiye’sinin iyileşmez bir yarası olmuştur.

1988-2004 yılları arasında, iki yıl dışında, Türkiye’nin askeri bütçesi, eğitim bütçesinin üstünde olmuştur.

Türkiye’nin savunma giderlerinin yüksekliği uluslararası kuruluşlarca da saptanmıştır.

“Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün ... (SIPRI) hesaplamalarına göre, 1988-2008 arasındaki yirmi yılda Türkiye dünyada en çok silah ithal eden beş ülkeden biri olmuştur. Yirmi yıl birlikte değerlendirildiğinde Türkiye, Hindistan ve Çin’den sonra üçüncü ülke konumundadır.”

Türkiye’nin silahlanmasının gelip geçici bir heves olmadığını, ülkemizin istikrarlı bir şekilde her yıl askerî harcamalarda başı çektiğini de saptamak gerekir. Türkiye her yıl askeriyeye çevresindeki ülkelerden çok daha fazla kaynak ayırmaktadır. Bu alışkanlık soğuk savaştan sonra da değişmemiştir.

Ulusal gelirinin önem bir bölümünü silahlara yatıran ülkenin kalkınması, barışı kurması, eğitim, sağlık sorunlarını gidermesi olanaksızdır.

Eğitilmeyen, sağlığı yerinde olmayan bir insanın savaşması, alınan silahları kullanması olası değildir. Heronları kullanacak insan bulunamamasının nedeni budur. Silahlanmayı, savaşmayı, halkının eğitilmesinin, sağlıklı yaşamasının önüne geçiren toplumların uygarlığı yakalamaları düşünülemez.

Savunma giderlerini saptama olanağı yoktur.

Silah alım satımlarında, genellikle açıklanan fiyatlarla gerçek fiyatların birbirini tutmadığı, açıklanan fiyatların gerçeği yansıtmadığı bilinmektedir.

Türkiye’de savaşta, barışta, hiçbir zaman savunmaya yapılan giderler, açık, net bir biçimde öğrenilememiştir.

Askerî harcamalarla ilgili Merkezi Yönetim kapsamında bulunan idarelerin ödenek cetvelleri karşılaştırıldığında, Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın ödenek cetvelleri ikişer sayfadır ve harcamalara ilişkin ayrıntılı bilgi vermemektedir. Askerî harcama yapan idarelerin ödenek bütçelerinin bu derece sınırlı bilgi içermesi, gerek askerî harcamalar üzerindeki parlamento denetimi gerekse sivil toplum kuruluşlarının bu harcamaları izlemesini kısıtlayan bir unsur olmaktadır.”

Türkiye’de askerlik zorunlu, parasızdır. Bu nedenle, uluslararası ölçütlere göre gerçek askerî harcamaları, saptama olanağı güçtür.

Silahlı Kuvvetlerden emekli olan sivil ve askeri personele yönelik yapılan emeklilik ödemelerine ulaşılamamaktadır.

Bu ülkenin insanı, Silahlı Kuvvetler’den emekli olanlara ne kadar para ödendiğini bilirse, dünyanın sonu gelmez. Yapılan haksızlıklar ortaya çıkar. Kaygı budur. Devletin öteki kamu çalışanlarına ödediği emekli giderleriyle Silahlı Kuvvetler’den ayrılanlara ödediği paralar arasındaki uçurum anlaşılırsa, kamuoyunun yüreği sızlar, yaralanır. Nerede gizlilik var, orada kirlilik vardır.

Savunma giderleri denetlenememekte

Türkiye’de uzun yıllar askerî vesayetin sürmesinin en önemli etkenlerinden birisi, savunma giderlerinin, askerî harcamaların denetlenememesidir.

Askerî harcamalarını Yasama, Yürütme, Yargı denetimi dışında tutan Dünya ülkelerinin sayısı oldukça azdır.

Merkezi bütçeye dahil Milli savunma Bakanlığı bütçesi de jure (yasaya göre) olarak olağan denetim koşullarına tabidir. Ancak de facto (uygulamada, gerçekte) olarak da, hem TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda, hem de TBMM Genel Kurulu’nda parlamenter denetim sürecinin gerekleri sadece ‘usulen’ yapılmakta ne Komisyon’da ne de Genel Kurul’da savunma harcamaları tartışıl(a)bilmektedir.”

Her yurttaş, benden alınan vergilerin nereye harcandığını bilemezsem, bu harcamaların nerelere, nasıl yapıldığının kararını alma süreçlerine katılmazsam, vergi vermiyorum, diye kafasını kaldırıp sesini yükseltmediği sürece bu gizlilikler sürecektir.

Yönettiği yurttaşlardan dolaylı ya da doğrudan, istediği oranda vergi alma kararını veren, toplayabildiği kadar vergi alıp bunları nerelere, nasıl, hangi oranda harcadığının bilgisini yurttaşlarından saklayan bir yönetim, demokratik bir yönetim olamaz.

Vatandaştan aldığı vergilerin nereye harcandığını kendi halkından gizleyen bir yönetimin demokratik olabilmesi düşünülemez. Bu gizlilik içinde demokrasiye evrilme olanağı yoktur. Tüm dünyadan gizleyip saklama olanağı olmayan bilgileri kendi halkının bilgisine sunmaktan kaçınan bir yönetim algısıyla, küresel, gelişmiş, insan haklarına saygılı bir ülke konumuna ulaşma olanağı yoktur.

Askeri sır olması gerek harcanan para mıdır, yoksa bununla neler yapıldığının teknik ayrıntıları mı? Sanki askeri harcama rakamına bakılarak askeri planlar anlaşılabilirmiş gibi, askeri harcamalara ilişkin bilgiler pek çok ülkede bir türlü saydamlaşmaz. Oysa askeri harcamalar, ‘ulusal savunma’ adı verilen bir kamusal malın toplumsal açıdan gerekli ölçüde temin edilmesi için yapılan harcamalardır.

Askerî harcamalar, bu ülkenin, ülke insanının yararına değil midir? Yurttaşlardan toplanan vergilerle yapılan işler, ülke insanının, ülkenin yararına yapılmaktaysa, bunu ülke halkından gizlemenin bir açıklaması yoktur. Dünya ülkelerinin bildiği bilgileri kendi halkından saklamanın arkasında, kötü niyet aramaktan başka bir yol yoktur.

Sayıştay denetlemesi sonucunun kamuoyuyla paylaşılması, araştırmacıların, kitle iletişim araçlarının, sivil toplum kuruluşlarının incelemesine açık olması gerçekleştirilememektedir.

Silah alımlarındaki yolsuzlukların üzerine gidilememektedir.

1970’lerde ortaya çıkan Lockheed yolsuzluğunu Yunanistan, Belçika, Japonya çözdü. Yolsuzluğu örten tek ülke Türkiye’dir. Bugüne değin Türkiye’de bu yolsuzluğun perdeleri aralanamamıştır.

Askere alınan savaş, kullanım araç gereçlerinin, nereden, nasıl, ne koşullarla alındığı bu alım-satımlarda kimlerin ne kazançlar elde ettikleri açık seçik ortaya çıkmadığı sürece, Kürt sorunu çözülemez. Komşularla sıfır sorun izlencesi yaşama geçemez. İç çalkantılar tüketilemez. Bu çözülse başka sorun üretilir.

Lockheed silah alımları skandalının dünyada tek açıklanmayan ülkenin Türkiye olması, bu gizliliğin perdelerinin aralanmasında kimlerin zarar göreceğini açıklamaya yeterlidir.

Yunanistan’ın sözgelimi 1 TL’ye aldığı silahı Türkiye’nin kaç TL’ye aldığı gösterilmediği açık seçik ortaya konmadığı sürece, bu topraklarda gerilimler, savaşlar durmaz, askerî vesayetler bitmez, ufuklarda demokrasi görülemez.

Türkiye’nin 30 yıldır sürdürdüğü iç savaşta, bu gizliliğin payının araştırılması, gün yüzüne çıkarılması gerekir. Bu konu aydınlatılmadan, içsavaşın sona ermesi olanaksız gözükmektedir. Savunma giderleri saydamlaşmadan Türkiye’nin silahlanma takıntısını bırakmasının olanağı yoktur. Silah alımları, bu alımlarda dönen oyunlar, bunlardan kimlerin ne tür çıkarlar sağladıkları gün yüzüne çıkmadan ülkemizde, bölgemizde savaşlar bitmez. Gerginlikler de dur durak bilmez.

[email protected]

TARAF 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum