1. YAZARLAR

  2. Adem Yavuz Arslan

  3. Andıç İddianamesi'nin ortaya koyduğu gerçek
Adem Yavuz Arslan

Adem Yavuz Arslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Andıç İddianamesi'nin ortaya koyduğu gerçek

03 Ağustos 2011 Çarşamba 05:50A+A-

Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) tartışmaları nedeniyle arada kaynadı ama İnternet Andıcı İddianamesi, neden olacağı sarsıntı itibariyle YAŞ'ı birkaç kez katlayacak görünüyor.

Çünkü hem iddianamenin içeriği yenir yutulur cinsten değil hem de haklarında yakalama istenen kişiler sıradan isimler sayılmaz.

Geçtiğimiz cuma, başta Koşaner olmak üzere kuvvet komutanlarının emekliliklerini istedikleri saatlerde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi İnternet Andıcı İddianamesi'ni kabul etmişti. 91 sayfalık iddianamenin içeriği doğal olarak çok tartışılamadı.

Fakat savcı Cihan Kansız'ın titiz çalışması gösteriyor ki esas kıyamet bu iddianame ile kopacak. Çünkü Genelkurmay'ın hükümete karşı yürüttüğü psikolojik harekâtın tüm delilleri klasörlere konmuş.

Bir başka ifadeyle çok sağlam deliller var.

Aynı zamanda aralarında Genelkurmay Adli Müşaviri Tümg. Hıfzı Çubuklu'nun da bulunduğu 6'sı muvazzaf general/amiral ile 22 sanık hakkında müebbet isteniyor. Tekrar hatırlatalım sanıklar arasında Ege Ordu Komutanı, Genelkurmay İstihbarat Başkanı, eski ordu komutanları gibi 'ağır ağabeyler' var.

Gelelim detaylara...

Muhtemelen dünyanın başka hiçbir ülkesinde böyle bir iddianame düzenlenmemiştir. Çünkü seçimle iş başına gelen iktidara, o iktidarın emrindeki Genelkurmay psikolojik harekât yapıyor. Kara propaganda siteleri kurup hükümeti, başbakanı ve cumhurbaşkanını yıpratıyor. Yetmiyor, Yargıtay Başsavcılığı da hükümete karşı kapatma davasında bu sahte sitelerden delil topluyor.

Yani Genelkurmay sahte site yapıyor, Yargıtay da oradan kapatma davası açıyor!..

İfadelere baktığınızda bir şeyi çok net görüyorsunuz. Dursun Çiçek dahil tüm sanıklar yaptıklarını itiraf ediyorlar. Ayrıca ağız birliği etmişçesine 'üstler'ini işaret ediyorlar.

Org. Hasan Iğsız ki İlker Başbuğ'a yakınlığı ile bilinir hatta Başbuğ'un Iğsız için Başbakan Erdoğan'la restleştiği de malum, savcının sorduğu sorulara "Bunların cevabını Genelkurmay Başkanı'ndan isteyin" diyor.

Diğer sanıklar gibi dolaylı yoldan dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u işaret ediyor.

Bu aşamada savcılık Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'u çağırır mı?

Aslında bu soru teknik bir ayrıntı. Çünkü iddianamedeki ifadeleri ve yazışmaları okuduğunuzda daha vahim bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Tüm sanıklar kara propaganda sitelerinin emir komuta zinciri içinde yapıldığını söylüyor. Hatta söz konusu gayri hukuki işleri TSK'nın rutin işleriymiş gibi anlatıyorlar.

Bir bakıma yalan yanlış haberlerle hükümeti, başbakanı, cumhurbaşkanını ve toplumun sevip saydığı kişileri yıpratmayı kendilerine verilmiş bir hak olarak görüyorlar.

Savcı Kansız'ın değerlendirmelerine göre gerek İrtica ile Mücadele Eylem Planı gerekse de İnternet Andıcı aynı projenin bir parçası. Hatta 2002'den bu yana sürekli güncellendi ve muhtelif versiyonları hazırlandı.

Kayıtlara göre İrtica ile Mücadele Eylem Planı ile Gölcük'te yapılan aramalarda elde edilen deliller arasında bulunan Proje isimli belge paralel. Üstelik Kitleşim isimli çalışma ise benzer planların yapılması için üretilmiş bir belge. İlk olarak 2003'te oluşturulan ve güncellenerek 2008'e kadar gelen Kitleşim'e benzer planlar kaynaklık etmiş.

Bu aşamada akıllara Genelkurmay Karargâhı'ndan ihbarda bulunan meçhul subay geliyor. Çünkü yaşanan her şey o subayın anlattıklarını teyit etti. Yani ihbarcı subay her kimse cuntayı iliklerine kadar biliyor. O ihbar mektubunda ise çok çarpıcı bir iddia vardı. Belge sızınca 'o gece Karargâh'ta temizlik yapıldığını, 40 çuval evrakın kırpılıp ardından da yakıldığını' anlatıyordu.

Devletin resmi arşivi yakılmayacağına göre o çuvallarda İnternet Andıcı gibi çok sayıda belge vardır.

Mahkeme savcının tutuklama talebine ne cevap verecek bilmiyoruz ama kesin olan bir şey var; 'Fenerbahçe sakinleri'nin tansiyonu yükselmiş, ateşi çıkmıştır.

BUGÜN 

YAZIYA YORUM KAT