1. YAZARLAR

  2. Ceyda Karan

  3. Amerikan yönetimi İsrail'e kızdığında...
Ceyda Karan

Ceyda Karan

Yazarın Tüm Yazıları >

Amerikan yönetimi İsrail'e kızdığında...

15 Mart 2010 Pazartesi 00:17A+A-

Müjdeler olsun, 'Ortadoğu'daki tüm sorunların anası' Filistin meselesinin çözümü için İsrail ile Filistin Yönetimi...

Müjdeler olsun, ‘Ortadoğu’daki tüm sorunların anası’ Filistin meselesinin çözümü için İsrail ile Filistin Yönetimi arasında yeniden dolaylı görüşmeler başlatıldı! ABD Başkanı Barack Obama, Kahire’de İslam âlemine seslenişinde sorunu öncelikli ilan ettiğinden beri uğraşıp didinen Ortadoğu arabulucusu George Mitchell, sonunda iki tarafı ancak ‘dolaylı’ buluşturacak bir süreç başlatabildi. Düşünün, 1991’den beri yüz yüze görüşen taraflar bu saatten sonra kalkıp dolaylı görüşecek. Hem de ne süreç! ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, bu münasebetler için tam 24 ay biçivermiş. İki taraf yerli yerinde oturuyor olsa amenna da, İsrail’in gün be gün toprak gaspıyla iştigal ettiği ortamda yeni süreç için ancak ‘buyrun buradan yakın’ denebilir!
Nitekim Mitchell’ın dolaylı görüşmeleri başlatmasından 24 saat; ABD Başkanı Joe Biden’ın ‘tarafları cesaretlendirmek için’ kalkıştığı bölge ziyaretinin tam ortasında, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da 1600 yeni konut inşasını içeren plan açıklayıverdi İsrailliler. Obama yönetimi geçen yıl müzakelerin başlaması için tüm yerleşimlerin durmasını istemiş, ancak İsrail 10 aylık moratoryum ilan etmişti. Clinton da çark edip bu 10 aylık moratoryumu ‘eşsiz’ ilan etmekte beis görmemişti. Şimdi moratoryum filan da hak getire! Üstelik iş 1600 konutla bitse iyi. Kudüs belediyesi planlama komisyonu yetkilileri, Haaretz gazetesine onay alan 1600 konutun dahil olduğu 50 bin konutluk plan bulunduğunu, bunların 20 bininin onay alma ve uygulanma aşamasına geldiğini, gelecek bir kaç ve hatta on yıllarda yerleşim planlarının Doğu Kudüs’e odaklanacağını fısıldayıvermiş. Şimdi İsrailli yetkililer yeni yerleşimlerin büyük kısmının zaten var olan Yahudi semtleri, küçük bir kısmının Arap semtlerinde planlandığını söylüyor. Lakin İsrailli örgüt İr Amim’e (Halklar Kenti) bakılırsa, Doğu Kudüs’teki yerleşimlerin ilk halkası eski kenti, ikincisi tarihi havzadaki Filistin semtlerini içine alıyor, üçüncüsü ise var olan yerleşimleri iyice doğuya (Batı Şeria) genişletiyor. Yani İsrail Kudüs’ün tamamını adım adım ele geçirip Batı Şeria’ya yayılıyor.
Hal böyleyken sergilenen tam bir pandomim. Sanki mesele Filistinlilere üzerinde devlet ilan edebilecekleri bir toprak parçası kalmaması değil de, bu türden yeni inşaatları Amerikalı yetkililerin bölgeyi ziyaretlerinde ilan edilmesiymiş gibi, küçük çaplı bir ABD-İsrail ‘krizi’ kopartılıyor. Neymiş, İsrailli yetkililer 1600 konut inşasını duyururken boş bulunmuş, Biden’ı ziyaretinde zorda bırakarak zamanlama hatası yapmış! Hem zaten İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu olup bitenlerden bihabermiş! Hani derler ya  ‘külahıma anlatsınlar’.
Malum geçen hafta Netanyahu, Biden’a ‘talihsiz za-manlamayla ilgili üzüntülerini’ ilettiğini belirtip şöyle demişti: “Kudüs’te süren inşaatlar yüzünden İsrail ile ABD arasında süregiden anlaşmazlığın ışığında planlama sürecini bu hafta ilerletmeye gerek yok. Nihai onay süreci bir yıldan uzun sürecektir ve gerçek inşaatın başlaması yıllar alacaktır.” Yani bu hafta olmasa, gelecek hafta planlama süreci ilerletilebilir. Hakiki inşaatın başlaması bu yıl olmasa gelecek yıla/yıllara kalır, olur biter! Hem sonra Netanyahu’nun bu beyanını ‘takdirle’ karşılayıp,  “ABD’nin İsrail’den daha iyi dostu yok” diyen Biden, Shalom TV’ye çıkıp, malumu “Ben Siyonistim” diye beyan etmedi mi?
Şimdi İsrail ‘dünyayla dalgasını geçerken’, ABD’li yetkililer çok ‘öfkeli’. Clinton’ın telefon açıp Netanyahu’ya ‘fırça çektiğini’, İsrail Başbakanı’nın meseleyi incelemek üzere komite kurduğunu okuyoruz. İster ismez akla şu sorular geliyor: İki devletli çözümden bahseden İsrail’in kutsal toprakları diğer sakinleriyle paylaşmaya niyeti var mı? Obama yönteminin bu konuda netice getirebilecek hakiki bir teşebbüste bulunması mümkün mü? Arap Birliği’nin arkasında doğru düzgün duramadığı 2002 tarihli barış planı ortadayken, bu saatten sonra dolaylı müzakerelere sahte desteğini sunması ne mana taşıyor?
Bugün İsrail, Filistinlileri alenen Doğu Kudüs’ten atar, Batı Şeria’ya iyice yerleşirken, Gazze’de 1.5 milyon insan neredeyse 1000 gündür tecrit altında. ‘Barış süreci’ diye anılan Oslo’dan beri Batı Şeria’daki yerleşimlerin sayısı ikiye katlandı. Sadece 2008’de 5 bine yakın Filistinli şu veya bu gerekçeyle Doğu Kudüs’ten ‘atıldı’. Netanyahu ‘İsrail’in haritadan silinme tehdidi altında olduğunu’ söylüyor, lakin, bu tablo Filistinlilerin ‘haritadan silinmekte olduğuna’ işaret. Bu durumda Filistinlilerin yapması gereken gayet açık. Madem iki devletli çözüm diyorlar, hiçbir işe yaramayacak, sembolik kalacak olsa dahi bugün hemen şimdi bağımsız devlet ilan etmek, davalarını başka bir aşamaya taşımak. Sonrası Allah kerim!

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT