1. YAZARLAR

  2. Beytullah Emrah Önce

  3. AKP’ye Uzlaşma Çağrısı: “Darbecilere Dokunmayın! Başörtüsünden de Vazgeç
Beytullah Emrah Önce

Beytullah Emrah Önce

Yazarın Tüm Yazıları >

AKP’ye Uzlaşma Çağrısı: “Darbecilere Dokunmayın! Başörtüsünden de Vazgeç

28 Mart 2008 Cuma 16:00A+A-

AKP’nin kapatılması için yapılan başvuru metnindeki “Adalet ve Kalkınma Partisinin davaya konu eylemleri” bölümünü dikkatle inceleyin. Ortaya çıkan sonuç çok açık: AKP’nin kapatılması sürecini; başörtüsüne üniversitelerle sınırlı bir serbestliğe imkan sağlaması tetiklemiştir. 160 sayfalık metinde yaklaşık 300 kez “türban” kelimesinin geçmesi de, sorunun kaynağını göstermektedir. Sırf bu sayısal veri dahi, başörtüsünün siyasal değerini kavramayan herkese tek başına yetecek bir cevaptır.

Partiye açılan kapatma davasıyla Ergenekon davası arasında ilişki kurulması manidardır. Bu bağla, bir tür hesaplaşma görüntüsü verilmek isteniyor. Daha ilgi çekici olan ise Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ya da İlhan Selçuk gibi darbeci kuklalarına dokunmakla kopartılan gürültünün vardığı son noktadır! Bir haftadır gündemin gerildiği ve ‘sağduyu’ya ihtiyaç duyulduğu daha yüksek sesle söylenmeye başlanmıştır. Ergenekon operasyonundaki son hamleler, Hükümet’in rövanşı gibi gösterilerek, sorunun kaos ve kriz üreteceği dillendirilmektedir. Ve maalesef Hükümet de, son yaptığı açıklamalar ve hamleler ile bu kuru gürültüden çekindiğini göstermektedir!

Partinin kapatılma tehdidini Hükümet fazlasıyla ciddiye almıştır. Bu işi başına ‘başörtüsü’ değişikliğinin açtığının da farkındadır. Gerilimi Ergenekon davasının yükselttiğini söyleyenler, bu noktadan hareketle Hükümet’e geri adım attırmanın hesabındadır. Hükümet de, açılan kapatma davasından sonra Ergenekon’da sonuna kadar gitmekten korkmaya başlamıştır! Bu sebeple eline geçen fırsatları sessizlikle karşılamış ve ileri adım için kullanmamıştır. Bu duruma iki gelişmeyi örnek gösterebiliriz:

Hrant Dink cinayetindeki davanın son duruşmasında iki astsubayın itirafları önemli bir gelişmeydi. Sanıklar daha önceki ifadelerini değiştirmeleriyle Dink cinayetinin Trabzon Jandarma Komutanlığı’ndaki yetkililerince önceden bilindiği kanıtlandı. Görev sonuç raporlarının sahte olduğu da anlaşıldı ve ortaya emir komuta zinciri içinde peş peşe işlenen bir takım suçlar çıktı. Bunun üzerine, Trabzon İl Jandarma Komutanı görevindeyken Dink'in öldürüleceği ihbarını işleme koymamakla suçlanan Bilecik İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı'na atandı. Bu davanın bir ucunun Ergenekon davasında tutuklu olan emekli tuğgeneral Veli Küçük’e uzandığını hatırlanırsa, konunun önemi daha iyi anlaşılabilir.

Darbe Planları Gerçek Çıktı! Hükümet ise tepkisiz!

İkinci önemli gelişme ise baskı zoruyla kapatılan Nokta Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’ün, yargılandığı davada yaşanmıştır. Ergenekon Soruşturması'nı yürüten Savcı Zekeriya Öz'ün 7 Mart günü dinlediği derginin Yayın yönetmeni Alper Görmüş, günlüklerin bir kopyasını savcıya verdi. Yapılan inceleme sonucunda, 2004 yılında ordu içinde ‘Ayışığı’ ve ‘Sarıkız’ kod adlarıyla iki darbe planının yapıldığı yayınına kaynaklık eden darbe günlüklerinin, Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığı doğrulandı.

Peki bu iki önemli gelişme karşısında Hükümet’ten nasıl bir tepki geldi? Söyleyelim: Derin bir sessizlik! Hükümet, Türkiye’deki darbeci yapılanmanın yukarı doğru çözümlenmesinde fırsat ve apaçık delil teşkil eden bu her iki durumu da görmezden geldi. Her iki konuda da en ufak bir tepki dahi vermedi! Bu kaygı verici bir durumdur...

Hükümet üzerinde kurulan ‘uzlaşı’ baskısının anlamı açıktır: Ergenekon davasında asıl sorumluların ortaya çıkarılmasından ve başörtüsü serbestisinden vazgeçmek! Tansiyonu düşürmek isteyenler, darbeci/çeteci yapılanmanın deşifre edilmesinin ortaya çıkaracağı tablodan korktuklarını göstermektedir. Kriz ve kaos tellalları da bu korkuyu kullanarak baskı oluşturmaktadır.

Hükümet darbecilerle uzlaşacak mı?

Kaygı verici olan Hükümet’in bu durumu kabullenmiş gibi görünmeye başlamasıdır. İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasından sonra usul eleştirisi getiren hükümet yetkilileri, bir bakıma savcının arkasındaki desteklerini çekebileceklerini ima etmektedir. Aynı şekilde Ertuğrul Günay’ın çıkıp da “türban konusunda MHP’yle 10. ve 42. maddeleri kapsayan Anayasa değişikliğini” eleştirmesi de; bu konuda geri adım atılabileceğinin mesajı olarak değerlendirilebilir...

Önemli gelişmelerin yaşandığı şu kritik süreçte yapılması gereken uzlaşı değil hesaplaşma çağrısıdır! Hükümet, her türlü riski göze alıp, ileriye doğru birkaç adım daha atmazsa, darbeciler bir kez daha kazanmış olacaktır! Maalesef AKP bu gerçeğe rağmen, kendisine yakın ‘sivil’ unsurları sağduyu ve uzlaşı arayışları için aracı koyabilmiştir. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan sürekli olarak gerilimin düşmesini istemektedir. Böyle bir niyetin arkasından ancak “darbecilerle uzlaşma” adımı gelebilir ve bu son derece tehlikeli bir adımdır! Hükümet’in bir yandan Şemdinli’den dersini aldığını söyleyip diğer yandan da pişmanlık görüntüsüne bürünmesi, son derece tutarsızdır. Partiyi kapattırmama ve Başbakan’ı kurtarma adına, darbecilerle hesaplaşma fırsatı ve başörtüsüne özgürlük talepleri feda edilecekse; baştan söyleyelim, bunun toplumsal ve siyasal bedeli herkes için çok ağır olur!

YAZIYA YORUM KAT