1. YAZARLAR

  2. Recep Korkut

  3. Afgan siviller: Savaşın tek ve gerçek mağduru
Recep Korkut

Recep Korkut

Yazarın Tüm Yazıları >

Afgan siviller: Savaşın tek ve gerçek mağduru

01 Haziran 2011 Çarşamba 00:00A+A-

NATO Deniz Piyadesi'ne ait savaş gemisinden havalanan pilotsuz, 10 bin kilometre uzaktan bir joystickle kontrol edilen bir ölüm makinesi, bir dakika içinde sizin ve komşunuzun evini havaya uçuruyor.

İşten evinize döndüğünüzde tüm ailenizi yitirdiğinizi öğreniyorsunuz. Geriye birkaç yanık kumaş parçası ve çocuklarınıza ait oyuncaklar dışında gömecek bir şey de kalmamış. Niye? Çünkü ya birileri ailenizin ittifak güçlerine ait herhangi bir üsse veya eğitim kamplarına saldırmayı planladığını sezmiştir ya görüntünüz 'şüpheli bir cihatçıyı' andırmıştır ya da yanlış hedef kurbanısınız.

Bu tablo, Afganistan'da hayatın büyük bir kısmının acı veren ama doğru bir tarifi. Çünkü Afganistan'ın her yerinde bunun gibi saldırılara her hafta rastlanıyor. Cenaze törenleri, düğünler havaya uçuruluyor, roketler hedefini şaşırıyor, çoğunluğu çocuk ve kadın sivil kayıpları her geçen gün artıyor. Afganistan'ın şiddet yoluyla saldırılmayı hak eden kötü bir ülke olduğunu düşünen Batılı ülkelerde, küçük bir gazete sütunu dışında yer etmeyecek bunun gibi dramlara geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi. Afganistan'ın güneybatısındaki Helmand vilayetinde NATO güçlerinin militanlar yerine sivillere ait evleri vurması neticesinde 12'si çocuk, 2'si kadın, 14 kişi hayatını kaybetti.

Kollarında kaybettiği çocuklarının cesedi bulunan babanın kameralara, "Bunlar mı Taliban?" diyerek tepki gösterdiği görüntülerle gündeme gelen bu katliama, bir gün önce Nevzad ilçesindeki bir NATO üssüne militanlarca gerçekleştirilen saldırının intikamını almak istemeleri yol açtı. Sonuç mu? NATO yetkilisi Binbaşı Tim James, Nevzad kasabasında sivil kayıplar olduğuna ilişkin bilgilerin kendilerine de ulaştığını belirtti ve "Araştırıyoruz..." dedi. Yani NATO'dan sivil kayıplarına neden olan bu yeni hatasıyla ilgili ne özür geldi, ne de bu cinayet kabul edildi. Muhtemelen araştırma neticesi de gelmeyecek ve acılı aileler dava açacak muhatap dahi bulamayacak. Dahası acılı Afganlar fazla bir tepki de gösteremeyecekler. Çünkü bundan kısa süre önce Talokan'da gerçekleşen ve 4 sivilin ölümüne neden olan saldırı sonrasında Afganlar protesto gösterisi yapmış, gösteride ise üzerlerine ateş açılan 17 Afgan ölmüştü.

ABD bugünlerde en üst düzey Kaide mensubunu öldürdüğüyle övünürken ordu ve CIA içindeki bazı insanlar da hedef seçimlerinin ne kadar gelişigüzel olduğunu ve pervasız saldırılarla çok sayıda sivilin öldürüldüğünü itiraf ediyor. Yani, Afganistan'da yolda yürürken 'şüpheli bir cihatçı' sanılıp öldürülmeniz hiç de uzak bir olasılık değil. Öte yandan araştırmalar Afgan topraklarında terörist avlamak amacıyla gerçekleşen saldırılar neticesinde öldürülenlerin yüzde 3'ten bile daha azının gerçek terörist olduğunu ortaya koyuyor. Yüzde 97'si ise masum siviller. Şurası bir gerçek ki, terörist öldürmek amacıyla gerçekleştirilen saldırılarda dökülen sivil kanı, öldürülen teröristlerden daha fazla terörist yaratıyor. Yani masum sivillerin öldürülmesi militan hareketler için daha fazla asker demek. Geçenlerde ailesinin tamamını kaybeden baba gibi, her gün çok sayıda yeni insanda hayat boyu sürecek bir kin ve nefret oluşuyor. Belki de nefret ettiği Taliban ve El Kaide'ye sempati duymaya başlıyorlar. Yani Batılı hükümetler Afgan Müslümanları rastgele öldürdükçe terör grupları da büyüyor. Daha fazla saldırı ve katliam, daha fazla sivil kanı ve intikam demek.

Afgan siviller sadece bu tek taraflı ve anlamsız operasyonların kurbanı değil. Çünkü aşırılık yanlısı terör grupları ve militanların da açık hedefinde onlar var. Pentagon'dan video oyunu oynar gibi yönetilen robot-uçaklardan üzerlerine salınan roketler yetmezmiş gibi Afganların yakasını bir de bir an için eksik olmayan patlama dalgaları da rahat bırakmıyor. Kısacası, bugünlerde Afganistan, aslında tam anlamıyla zihinleri ve kalpleri kaybetme savaşının en ciddi çarpışmalarına sahne oluyor. Birilerinin ABD ve NATO güçlerine, artık insani ve ahlaki değerlere telafi edilemez zararlar veren bu tür operasyonlara son vermesi gerektiğini söylemesi, bu masum sivillerin çığlıklarına kulak tıkayan uluslararası insan hakları örgütlerine de Batı'nın doğrudan müdahalesinin terörizmi artırdığı gerçeğini hatırlatması gerek.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT