1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Adil Perspektif ve Süreç İlişkisi
Adil Perspektif ve Süreç İlişkisi

Adil Perspektif ve Süreç İlişkisi

​​​​​​​Adalet mefhumu "ana ilişkin" değil, zamana mebnidir. Maharet, bir olayla ilgili ilk andaki görüşlerimizde ısrar değil, o görüşleri delillendirmede ya da tersi deliller ortaya çıktığında göstereceğimiz tavırdadır.

11 Ağustos 2018 Cumartesi 20:44A+A-

Bahadır Kurbanoğlu / Haksöz Haber

Adalet-zemin/perspektif/vukufiyet/sorumluluk ilişkisi kadar; adalet-zaman ilişkisi de önemlidir. Adil olabilmenin şartları arasındaki ehliyet, liyakat, uzmanlık, hikmet ve basiret de istişari zeminleri kapsayan zaman olgusuyla kuşatılmıştır.

Bir sorun/hadise/mesele karşısında adil olabilmenin yukarıdaki şartlarına ek olarak, mezkur konunun takibi; konu hakkında bilgilenme hususunda dikey ve yatay derinleşme; saha çalışmasına yönelme; farklı bakış açılarını tahlile tabi tutma ve değerlendirmelerimizi elle tutulur kuvvetli karinelerle delillendirme gibi hususlar sayılabilir.

Adalet-zaman/süreç ilişkisinden neyi kastettiğimizi somutlaştırmaya çalışalım.

Mesela 15 Temmuz sonrası FETÖ ile mücadelede karine kabul edilen imzasız ihbar mektupları konusunu ele alalım. İlk anda, hadisenin büyüklüğü, travma ve hengamesi esnasında adil görünen husus bir an evvel ve hangi yöntemlerle olursa olsun suçluların cezalandırılması idi. Katillerin ve gözü dönmüş canilerin bir an evvel yakalanıp yargılanması toplumsal, meşru, güçlü ve haklı bir talep idi. Ortada aleni büyük bir suç ve suçlular silsilesi vardı ki, bunlara gerekli cezaların vakit geçirmeden ve büyük bir hızla verilmesi gerekiyordu. Toplumsal öfke ve devlet nezdindeki telaş, bu ivediliği de zorunlu kılmaktaydı. İvedi olunmalıydı ama ivedilik araçların ve yöntemlerin meşruluğuna da halel getirmemeliydi. Zira bu durumda, gerçek suçlularla birlikte suçsuzlar da zarar görebilir, hatta suçluları yakalama telaşı içinde suçsuz insanlara zarar vermek, onların hukukunu çiğnemek söz konusu olabilirdi. İşte imzasız ihbar mektupları meselesi, o hızla o kadar fazla mağduriyet oluşturmuştu ki, adeta bir ihbar furyası alıp başını gitmişti. Hatta dönemin başbakanı 15 Temmuz'dan iki ay sonra bu durumu itiraf edecekti.

Yazının Devamı >>>