1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. “Açığa Alma” ve “İhraçlar”a Dair KHK’lar Yeniden Değerlendirilmeli
“Açığa Alma” ve “İhraçlar”a Dair KHK’lar Yeniden Değerlendirilmeli

“Açığa Alma” ve “İhraçlar”a Dair KHK’lar Yeniden Değerlendirilmeli

Yazısında son KHK’dan hareketle FETÖ ile mücadele sürecinde ortaya çıkan mağduriyetleri mercek altına alan Prof. Dr. Burhanettin Can, “’Açığa Alma ve İhraçlarla’ ilgili geçmişte çıkarılan tüm KHK’ler yeniden değerlendirilmelidir” diyor.

17 Şubat 2017 Cuma 13:03A+A-

Kadife Darbeden Askeri Darbeye-13: “Açığa Alma ve İhraçlarla” İlgili Geçmişte Çıkarılan Tüm KHK’LER Yeniden Değerlendirilmelidir

Prof. Dr. Burhanettin Can / Milli Gazete

Giriş

Bu yazıda, 686 sayılı KHK ile ilgili üniversite boyutunda başlatılan tartışmalar, değerlendirilecek, bazı tehlikelere dikkat çekilecek ve bazı tekliflerde bulunulacaktır.

Gülen Terör ve Şantaj Hareketi Havuzunu Büyütme-Yaygınlaştırma Tehlikesi

Olağanüstü hâl (OHAL) kapsamında çıkarılan 686 sayılı KHK ile 330’u akademisyen olmak üzere toplam 4464 kamu görevlisi ihraç edilmiştir. 686 sayılı KHK ile üniversitelerden yapılan akademisyen ihraçlarına, bugüne kadar AK Parti politikalarını destekleyen bazı köşe yazarları, STK yöneticileri, akademisyenler ve bazı AK Partili milletvekillerinden çok sert tepkiler gelmiştir (1-10). Bu açıklamalarda, “Sinsi bir tezgâh var”, “Referandum darbesi bu!”, “Kriptolar Referandum darbesi yapıyor” “Bürokratik darbe bu”, “Kim yapıyor bu temizliği?” “Erdoğan’ın altı oyuluyor”, “Bu işin içinde bir iş var”, “Büyük provokasyon”, “Devlete adalet yakışır”, “Kim yaptı bu listeyi”, “AK Partiye operasyon” (1-7) gibi ifadelerin kullanılmış olması, önemlidir. Bizim, 22.07.2016- 7.10.2016 tarihleri arasında Milli Gazetede yazdığımız “Kadife Darbeden Askeri Darbeye” yazı dizisinde (12 Makale), ısrarla dikkat çekmeye çalıştığımız tehlike, bugün bu kardeşlerimizin isyan ederek söylemeye çalıştıkları tehlikeydi.

 Bugün üzerinde durulması gereken en temel konu, bu listelerin hazırlanmasında, Mason-Sabatayist-Kripto Gülenciler-Kripto MOSSAD/CIA/MI6/BND ajanlarının ve ihale mafyasının etkili olup olmadığıdır. 

Ülke sathında, OHAL sürecinde, “Açığa Alma, İhraç etme ve Tutuklamalarla” ilgili mevcut uygulamalar incelendiğinde, “Gülenciler”/”FETÖcüler” olarak “Açığa Alınan, İhraç edilen ve Tutuklananlar listesinin”, aşağıdaki gruplardan oluştuğu görülmektedir:

Emniyet İstihbarat/Askeri İstihbarat/MİT’in sağlam/güvenilir bilgi ve belge kapsamında gerçek Gülen Hareketi mensupları olanlar. 

Gülen’in Bank Asya’yı kurtarmak için “Bank Asya’ya Para yatırın” çağrısına uyarak para yatıran Gülenciler.

Bylock Programını şuurlu bir şekilde indirip kullanan Gülen’in aza, taraftar ve sempatizanları. (Gülen hareketinin Lider Kadroları Bylock’u değil daha başka, “SilentCircle’ gibi, programları kullanmaktadır (8)).

AVEA Operatör hatası (Değişken IP, Sanal IP, Bölgesel/grupsal IP verilmesi) sonucu hattına Bylock Programı yüklenmiş gözüken; ancak Gülen Hareketi ile alakası olmayanlar (9-11)

Aynı İnternet ağına bağlı olanlardan birinin Bylock kullanması/indirmesi ile aynı ağa bağlı olanların tümünün bylock kullanmış gözükmeleri ile oluşan listeler (9-10).

Gülen Hareketi Kadroları/MOSSAD/CIA/MI6/BND tarafından siber saldırı ile hattına ve telefonuna Bylock yüklenenler ve ihbar edilenler.

Kifayetsiz muhterislerin bir makamı ya da mevkii ele geçirmek için Gülen hareketi ile hiç alakası olmayan ve fakat kendilerine engel gördüklerini Gülenci olarak ihbar etmeleri ile oluşan listeler. 

Geçmişte aralarında husumet bulunanların birbirlerini Gülenci olarak ihbar etmeleri ile oluşan listeler. Özellikle idarecilerin kin güttüğü kişileri, ilgileri olmadığı halde Gülenci olarak listelemesi.

Bizzat Gülen Hareketi mensubu olanların, kendilerinden olmayan bazı insanları Gülenci olarak ihbar etmeleri oluşan listeler 

Geçmişte Gülen hareketine dâhil olmuş, yardım etmiş ve fakat 17-25 Aralık operasyonundan sonra ayrılmış ve bütün bağlarını koparmış olanların, hâlâ Gülenci olarak kabul edilmeleri ve fişlenmeleri ile oluşan listeler.

Geçmişte Gülen hareketine ait, dershane, okul ve yurtlarda kalan ve fakat Gülen hareketi ile hiç ilgisi olmayan gençlerin, çocukların ve onların ailelerinin Gülenci olarak kabul edilmeleri ve fişlenmeleri ile oluşan listeler.

17-25 Aralık’tan sonra çocukları istemediği için çocuklarını Gülenin okullarından alamayan ailelerin fişlenmesi ile oluşan listeler.

Dershaneden okula dönüştürülmüş ve devlet tarafından desteklenmiş fakat 15 Temmuz’dan sonra kapatılan bazı okullarda okuyan çocukların ve ailelerinin fişlenmesi ile oluşan listeler.

15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle Gülen Hareketinin okullarında okuyan tüm gençlerin ve ailelerinin Gülenci olarak kabul edilmeleri ve fişlenmeleri oluşan listeler.

Ticari rakiplerin birbirlerini Gülenci olarak ihbar etmeleri ile oluşan listeler.

Birbiri ile küskün komşuların birbirlerini Gülenci olarak ihbar etmeleri ile oluşan listeler.

Psikopatların sevmediklerini, Sahte Twitter hesapları Gülenci olarak ihbar etmeleri ile oluşan listeler.

Gülenci olan Maliye – Polis -Yargı mensuplarının geçmişte kurdukları “Baskı Ve Şantaj Kıskacı” ile Gülen Hareketine yardıma ve hizmete mecbur bırakılan iş adamı ve bürokratlar.

Aralarında husumet olan karı kocanın/Dost hayatı yaşayan eşlerin/Boşanma noktasına gelen eşlerin, birbirlerini “paralelci”/”Fetöcü” olarak ihbar etmeleri ile oluşan listeler.

Medyaya yansıyan boyutu ile şu anki uygulamalarda, tüm bu insanlar, “Paralelci”/”Fetöcü”/”Gülenci” havuzuna atılmakta ve aynı muameleye tabi tutulmaktadır. 

 “686 Sayılı KHK’nin Yeniden Gözden Geçirilmesi”

686 KHK ile üniversiteden 330 akademisyenin ihraç edilmesi ile toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler üzerine Bakan Nurettin Canikli, “Listenin YÖK tarafından hazırlandığını, akademisyenlerle ilgili kararlar konusunda zaman zaman sıkıntı yaşadıklarını ve bunları düzeltme yoluna gittiklerini, son kararname ile gündeme gelen eleştirilerin de değerlendirileceğini ve listenin YÖK tarafından yeniden değerlendirilmesinin isteneceğini” söylemiştir (3). 

Canikli’nin bu açıklamasından, merkezi bir denetime tabi tutulmadan kurumlardan gelen listelerin olduğu gibi KHK’lerle uygulamaya sokulduğu anlaşılmaktadır. Merkezi bir kriz ve denetleme masası kurulmamış, merkezi ortak kriterler belirlenmemiş ya da belirlenmiş ise kurumların buna uyup uymadığına bakılmamış ve kurumlardan gelen listeler, doğrudan doğruya KHK’ye dönüştürülmüş ise, çok yanlış olmuştur. Sosyolojik savaş ajanlarına, istedikleri fırsat verilmiştir. 

 Bakan Canikli’nin yaptığı açıklamanın ardından YÖK adına YÖK Basın Müşaviri Şener Aslan’ın yaptığı açıklama, hem üzücü hem de düşündürücüdür. BBC Türkçenin kendisi ile yaptığı görüşme, aşağıda verilmiştir (12):

  “-BBC Türkçe: Biliyorsunuz dün geceki KHK ile yine çok sayıda akademisyen ihraç edildi.

 -Çok sayı derken, 330 değil mi? Bu KHK’da diğer kurumlar içindeki en az sayı çünkü.

-330 sizin için fazla bir sayı değil mi?

 -Bizim için bir akademisyenin ihracı bile fazla, keşke hiç olmasa.

-Her KHK’dan sonra ihraçların gerekçesine ilişkin gözler YÖK’e çevriliyor, ama açıklama yapılmıyor.

-Üniversitelerdeki terör örgütlerine yönelik bu tip soruşturmaları üniversiteler yapıyor. KHK’larda gördüğünüz A üniversitesinden B profesörünü üniversiteler belirliyor. İlk önce bunların incelemesini, daha sonra soruşturmasını, soruşturma sonrasında açığa alma, görevden uzaklaştırma ve daha sonra da ihraç talebini üniversiteler yapıyor.

Biz YÖK olarak bu işlemleri üniversitelerin yapması şeklinde de bir karar aldık, çünkü onları en iyi üniversiteler tanıyor. Bir hocaya ilişkin bir iddia geldiğinde biz onu önce bilemeyiz. Belgeye dayanması lazım, ama onun dışında tanımak ve bilmek de lazım o kişileri. O yüzden biz YÖK olarak bütün bu safhaların üniversitelerde başlatılıp üniversitelerde bitmesi kararı aldık ve o şekilde devam ediyor.

KHK’larda gördüğünüz kişiler tamamen üniversitelerinde yapılan inceleme soruşturma sonrasında ihraç edilme teklifi yapılan kişiler. Her kişinin atılma nedeni açıklayıcı açıklama yapamayız. İtirazları varsa kişiler tekrar üniversitelere itirazda bulunabilir.

-Akademisyen zaten rektör tarafından atılmışsa, yine kendisini atan üniversiteye mi itiraz başvurusu yapacak?

-Üniversiteler bu ihraçları komisyon oluşturarak yapıyor. Rektörün demesiyle olmuyor bu işler.

-Öyle mi, eminsiniz bu konuda?

-Nasıl yani, rektörler ‘Ahmet böyle, Mehmet şöyle hadi atın’ mı diyor sizce? Kanunen üniversiteler tarafından komisyon kuruluyor. Bir kişinin kararıyla değil. Komisyon içerisinde farklı kişiler de var. O komisyonlara raporlar geliyor. Birçok kıstas var ve üniversiteler onları değerlendiriyor.

Bylock çok önemli bir kıstas ki o bylock için de derecelendirmeler var. Her kullanıcı değil, aktif olanlar inceleniyor. Bank Asya’da belli dönemki para hareketleri...

-YÖK üniversitelerdeki bu ‘ihraç etme ve itiraz kabul etme’ mekanizmasının adil işlediğini nasıl kontrol ediyor?

-Hayır, biz neden bu aşamaların nasıl işlediğini takip edelim ki? Hem ‘Üniversitelere dokunmayın, YÖK üniversiteleri özgür bıraksın diyorlar, hem de YÖK neden üniversiteleri denetlemiyor’ diyorsunuz. Bu tamamen üniversitelerde yürütülen bir süreç.

-İhraçlar noktasında tüm muhatabın YÖK değil, üniversiteler olduğunu söylüyorsunuz yani?

-Biz son dönemde yapılan soruşturmaların ve ihraçların hepsinde inisiyatifi üniversitelere bıraktık. Siz tekrar konuyu dönüp dolaştırıp YÖK’e çevirmeye çalışıyorsunuz. Size bütün sürecin üniversitelerde ilerlediğini anlattım. Açıklamam bu kadar.”

Sonuç: Tüm KHK’larla Açığa Alınan ve İhraç edilen Akademisyenlerin Durumu Yeniden Değerlendirilmelidir.

YÖK Basın Müşaviri Şener Aslan’ın yaptığı bu açıklamaya göre üniversitelerde yapılan uygulamalar, denetlenmemiş, üniversitelerden gelen listeler olduğu gibi hükümete bildirilmiştir. Bu, yanlış olmuştur. Ümit ediyoruz ki bu açıklama, basın müşavirinin şahsi görüşü olsun. 

Bu süreçte, iyi niyetle ortaya konan her karşı görüşü, düşmanlık ve hainlik olarak görmek, nitelendirmek ve suçlamak yanlıştır, tehlikelidir. Çünkü sosyolojik savaş amaçlı 15 Temmuz Askeri darbe girişiminin sosyolojik boyutu, yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Bu yeni boyut, 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi ile başlatılmış olan sosyolojik savaşın, daha uzun yıllar devam etmesine büyük bir imkân tanımaktadır. Açığa alınan ve İhraç edilen öğretim elemanları tarafından, üniversite yöneticilerine ve soruşturma komisyonlarına çok yoğun bir şekilde maddi ve manevi tazminat davalarının açılabileceği bir döneme girilmiştir. Bu sürece devletin diğer kurumlarından ihraç edilenlerin de iştirak edebileceğini göz önüne alırsak, gelecek 10 yıl, bir iç hesaplaşma dönemi olabilecek, yargı kilitlenebilecektir. 

Bu nedenle çok acil olarak aşağıdaki gibi bir yol haritasının belirlenmesinde ve uygulamaya sokulmasında fayda vardır:

1- İktidar tarafından genel bir merkezi kriz ve denetleme masası kurulmalı, merkezi ortak kriterler belirlenmeli ve belirlenmiş kriterlere kurumların uyup uymadığı mutlaka kontrol edilmelidir.

2- Özel olarak YÖK merkezinde bir kriz masası kurulmalıdır. 

3- Bugüne kadarki uygulamalar için ortak kriter belirlenmemiş ise, YÖK tarafından, tüm üniversitelerde göz önüne alınacak ortak kriterler belirlenmelidir. 

4- Önceden ortak kriterler belirlenmiş ise, bu kriterler, kamuoyunda yapılan tartışmalar göz önüne alınarak güncellenmelidir.

5- Tüm üniversitelerde yapıldığı söylenen soruşturmaların, ciddiyeti, güvenirliliği, göz önüne aldıkları kriterler, komisyon üyelerinin kimliği, kişiliği tekrar değerlendirilmelidir. Bu bağlamda 18 Mart Çanakkale Üniversitesi’ndeki süreç, ele alınıp değerlendirilmesi faydalı olabilir.

6- Tüm KHK’ler ile “açığa alınan, ihraç edilen” akademik personelle ilgili tüm listeler ve YÖK’e gönderilmiş olup YÖK’te beklemede olan ya da Hükümete gönderilmiş olup henüz haklarında bir işlem yapılmamış olan tüm akademik personelle ilgili listeler, yeniden gözden geçirilmeli ve değerlendirilmelidir.

7- Listeler üzerinde yapılacak hassas değerlendirme sonucunda, kasti ve keyfi davrandığı tespit edilen soruşturma komisyon üyeleri ve üniversite yöneticileri hakkında adil bir soruşturma başlatılmalıdır. 

8- Üniversiteden ihraç edilip savcılık soruşturmasında FETÖ ile ilişkisi olmadığı tespit edilmiş olanların, üniversiteye dönmek üzere verdikleri dilekçelerin akıbeti, YÖK tarafından sorgulanmalı ve bu akademisyenlerin üniversitelerine dönebilmeleri için gerekli yasal süreç başlatılmalıdır. Bu noktada üniversite yönetimlerinin kasdî bir davranışının olup olmadığı sorgulanmalıdır. Varsa yasal işlem yapılmalıdır.

İnancı ne olursa olsun bu ülkeyi seven herkesin, bu konuda düşünce ve proje üretmesi, güzel bir dil/üslup kullanması ve duygusal davranmaması tarihi bir sorumluluktur. 

Henüz Vakit Varken, Yarın Çok Geç Olabilir.

Kaynaklar

Akademideki İhraçlara ‘İçeriden’ Eleştiri, Al Jazeera 08 Şubat 2017; aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/akademideki-ihraclara-iceriden-elestiri

2- Kaya, R., “KHK Listelerinin Yol Açtığı Hukuksuzluklara Son Verilsin!” Özgürder, 09 Şubat 2017, http://www.ozgurder.org/news_detail.php?id=4833

3- Babacan, N., Yanlışlar Düzelecek, Liste Yeniden Yök’e Gidecek, Hürriyet 10 Şubat 2017,http://www.hurriyet.com.tr/yanlislar-duzelecek-liste-yeniden-yoke-gidecek-40361102

4- Taşgetiren, A.,Hasbünallah 15.2.2017 Star; 

5- Uğur, F., Adalet; Kıldan İnce, Kılıçtan Keskince, 15.2.2017, Türkiye Gazetesi

6- Emre A., Devlet Aklının Ötesinde, Yeni Şafak, 09 şubat 2017

7- Öztürk K., Alternatif İhraç Listesi, Yeni Şafak, 09 şubat 2017 

8- Diler, E., bay lock masalı, takvim, 25 ekim 2016.

9- Çiçek, N., http://www.memurlar.net/haber/645953

10- Eriş, M., http://www.memurlar.net/haber/641959/

11- Bakan Soyludan Bylock Açıklamaları, http://www.memurlar.net/haber, 24 Ekim 2016.

12- Öztürk, F., YÖK: İhraçlarda İnisiyatif Üniversitelerde, BBC Türkçe 08 Şubat 2017, bbc.com/turkce/haberler-turkiye-38906141

HABERE YORUM KAT

2 Yorum