1. YAZARLAR

  2. Muhammed el Semmak

  3. ABD'de İslam'a karşı nefret kampanyası
Muhammed el Semmak

Muhammed el Semmak

Yazarın Tüm Yazıları >

ABD'de İslam'a karşı nefret kampanyası

31 Ağustos 2010 Salı 05:09A+A-

ABD bir iç savaşa giriyor. Bu savaşın tarafları Amerikan anayasasının öngördüğü ve ilk kurucularının çağrısını yaptığı ilkeler ve değerler ile aşırılıkçı ırkçı söylemler yükselten ve bir tür dinî temizlik çağrısı yapan partiler ve kilise.

Geçmişte Afrika kökenli Amerikalılar kurbandı, bu kez İslam'a giren Amerikalılar kurban.

Vefatından birkaç ay önce 'medeniyetler çatışmasının' sahibi Amerikalı düşünür Samuel Huntington ABD içinde medeniyetler çatışmasının yaşanacağını belirten yeni bir kitap yazmıştı. Fakat bu çekişmede İslam'a yüzeysel göndermede bulunmuş, çekişmenin şu iki eksen arasında olacağını ifade etmişti: Beyaz Evanjelist Amerikalılar ile çoğunluğu esmer ve siyah Katolikler olan güney Amerika kökenli Amerikalılar. Huntington çekişmenin eksenlerinin renk etrafında ırkçı, dil etrafında kültürel ve Hıristiyan mezhebi etrafında dinî olacağını belirtiyor. Huntington, Müslümanların Amerikan toplumunun dokusunun bütünlüğü üzerinde oluşturduğu tehlikeyi hafife almasa da İslam'ı bu çekişmenin temel parçası olarak görmüyor.

ABD'deki siyasi rekabet Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında sınırlı. Afrikalı ve güney Amerika ülkelerinden gelen Amerikalıları kendi saflarında toplamaya çalışıyorlar ancak bu rekabet Müslümanları dışarıda tutuyor. İki parti arasında Müslümanlara karşı daha olumsuz ve saldırgan olma etrafında bir rekabet var. New York Manhattan'da 11 Eylül suçunun işlendiği yerin yakınında yeni cami inşaatı konusuna yönelik tutum bu gerçeği yansıtıyor.

Hatta ABD başkanının kendisi de bu rekabetin kurbanı oldu. Siyonist lobi iki yıl önce Kahire Üniversitesi'nde yaptığı tarihî konuşmadan hareketle Obama'nın imajını lekelemeye çalıştı. Obama o konuşmada İsrail'den yerleşim birimleri inşaatını durdurmasını veya Filistinlilerle çözüm girişiminin kolaylaşması için en azından dondurulmasını istemişti. Kampanya başkanın aile geçmişine, babasının adına (Hüseyin) ve dinine (İslam) yoğunlaştı. Başkanın Müslüman olduğu mesajını vermeye çalıştı. Hatta Amerikan kamuoyu anketleri Amerikalıların yüzde 20'sinin Obama'nın gizli Müslüman olduğunu düşündüğüne işaret ediyor.

ABD hiçbir zaman bu tür bir İslam karşıtlığı görmedi. Avrupa'nın Müslümanlara yönelik uygulamalarını eleştiriyor ve geri kalmış ırkçı uygulamalar olarak görüyordu. Şimdi ise durum ters yönde değişmeye başladı. Tehlikenin kaynağı da burada. 11 Eylül'ün yıldönümünün yaklaşmasıyla birlikte İslamfobia, Amerikan toplumuna yeni olan bu düşüncelerin üst seviyelere çıktığını gösteriyor. Hatta Evangelist kiliselerden biri Hıristiyanları Kur'an yakmaya çağırmak için 11 Eylül'ün yıldönümünü seçti.

Bu çağrıdaki amaç üç mesaj göndermek. İlki İslam'ı 11 Eylül saldırılarıyla suçlamak. İkincisi Müslümanlardan intikam almaya teşvik. Üçüncüsü ise Amerikan toplumunda İslamfobia'yı genelleştirmek. Sonuç ise İslam'ın Amerikan toplumunun dışına itilmesi ve Müslümanlara entegre edilemez tehlikeli ve komplocu unsurlar olarak muamele edilmesi oldu. ABD tarihinde ilk defa bu türden bir Kilise çağrısı yapılıyor. Bugün Müslümanları ve İslam'ı hedef alan kampanya dinî arka plandan hareket ediyor ve Cumhuriyetçi Parti'ye üye bir kilise hareketi liderlik ediyor. Aynı zamanda bazı Demokratlardan anlayış görebiliyor.

Üzücü olan, yaşanan bu gelişmelerle bilinçli ve ferasetli bir ilişki kurmaya ehil İslami bir bakış açısının yokluğu. Amerikan toplumundaki nefret kampanyası ve Müslümanların ilgisizliği sürerse Amerikalı Müslümanlar Avrupalı Yahudilerin karşılaştığı baskılarla karşılaşabilirler. Avrupa toplumlarındaki Yahudilerin sıkıntılarının arkasındaki toplu suçlama kültürü şu an ABD'de bu kez Müslümanlara karşı yapılıyor.

Bu saldırgan kültür henüz ilk dönemlerinde, ancak modern medya araçları bu kültürü yayma ehliyetine sahip. Bir Çin atasözü 'bin millik yolculuk bir adımla başlar' der. İslam'a yönelik nefret kampanyasında bin millik yolculuk birçok adım kat etti ancak geri dönüşü olmayan noktaya henüz ulaşmadı. Nefret kampanyasına karşı koyma yolculuğu da henüz başlamadı. Batı'nın İslam'a yönelik bakış açısını düzelterek ve Batı'yla İslam'ın hoşgörülü ve sevgi değerlerine bağlılık temelinde ilişki kurarak bu sorunun çözülmesi ve kuşatılması imkanı hâlâ var. Peki biz bunu yapacak mıyız? Mısır gazetesi El Şuruk, Lübnanlı yazar, 29 Ağustos 2010

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT