1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. ABD, PYD'ye Esed'le Savaşmamaları Şartıyla Silah Verdi
ABD, PYD'ye Esed'le Savaşmamaları Şartıyla Silah Verdi

ABD, PYD'ye Esed'le Savaşmamaları Şartıyla Silah Verdi

Suriye Demokratik Güçleri eski sözcüsü Albay Talal Silo “ABD, SDG’ye silah verirken bu silahları rejim güçlerine karşı kullanmamaları için taahhütname imzalatıyordu. Biz bu silahları bu taahhütnameleri imzaladıktan sonra teslim alırdık.” diyor.

28 Kasım 2018 Çarşamba 15:28A+A-

Hasan Mesut Önder / Karar

Geçen haftalarda ‘Karar Görüşler’ sayfası için, ABD’nin PKK liderlerine yönelik koyduğu ödülün ne anlama geldiği üzerine bir makale kaleme almıştım. Makale, açık kaynaklardan elde edilen veriler ışığında yaptığım bir analizdi. Bu analizde kaçırdığım bir yön olabilir mi diye bu sorunun peşine düştüm. Kafamdaki sorular ve kurguladığım hipotez, beni, ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu ve ABD’nin Türkiye’nin tepkisini azaltmak ve çoğulcu bir görüntü vermek amacıyla oluşturmuş olduğu Suriye Demokratik Güçleri Sözcüsü Albay Talal Silo’ya götürdü. Albay Silo, Suriye iç savaşı başladığından itibaren aktif olarak sahada bulunmuş bir isim. 2015 yılında ABD tarafından oluşturulan SDG’ye dâhil oldu ve sözcülüğünü yaptı. Albay Silo ile YPG’nin anatomisi, YPG-Amerika ilişkileri, YPG yönetim hiyerarşisi ve PKK-YPG ilişkisi üzerine konuştum...

Bütün dünya Esad rejimine karşı olmasına rağmen neden rejim devrilemedi de PYD ve IŞİD Suriye sahasında hayat buldu?

Amerikalılar ve diğer devletlerle yaptığım görüşmelerde, Suriye’deki rejim değişikliğinin Irak ve Libya’da yaşananlara benzer bir durum yaratacağını, bu nedenle rejimin devrilmesininin sağlıklı bir seçenek olmadığını söylediler. İlk başlarda yumuşak geçiş için bazı yollar denendi. Ancak hiçbiri sağlıklı sonuç vermedi.

Bunu biraz açar mısınız?

2012 yılında Ulusal Güvenlik binasında, Savunma Bakanı Davud Racha, İçişleri Bakanı İbrahim El Şaar, Hasan Türkmani ve Esad’ın eniştesi olan Savunma Bakan Yardımcısı Asıf Şevket, Esad’sız geçiş süreci üzerine toplantı yaparken, Kasım Süleymani’nin adamları tarafından öldürüldü ve rejim tamamen İran’ın denetimine geçti. Bu olaydan sonra artık Esad’sız bir seçenek tamamen rafa kaldırıldı. Ayrıca rejim hareket esnekliği kazanmak için YPG’yi Türkiye’ye karşı, IŞİD’i ise Batı’ya karşı kullandı.

Asıf Şevket, Esad’ın eniştesi değil mi, neden böyle bir faaliyetin içine girdi?

Bu iktidar hırsıyla alakalı… Evet, eniştesi ama iktidar hevesi ağır basıyor. Hatta Asıf Şevket ile ilgili önemli bir anekdot anlatayım. 2008 yılında öldürülen İmad Mugniye, MOSSAD’ın talebi üzerine Asıf Şevket’in adamları tarafından öldürüldü. Yani çoğu şey arka planda farklı işliyor.

Peki, rejim, bu örgütleri nasıl kullandı?

Rejim 2011 yılında, Suriye’deki hapishanelerden Zehran Alluş, Muhammet Colani ve IŞİD’in önemli kurmaylarını bıraktı bu isimler rejim için silahlı düşman olarak ortaya çıktı. Barışcıl başlayan gösteriler bu şekilde iki silahlı gücün çatışması haline getirildi. YPG’ye ise  El-Cezire bölgesinde silah ve lojistik destek sağlayarak bir güç olarak ortaya çıkmasını sağladı.

YPG ve PYD’nin örgütsel yapısı ve PKK arasındaki ilişki hakkında neler söylersiniz?

YPG’nin örgütsel hiyerarşisi ve PKK ile ilişkisi hakkında şunu söyleyebilirim. YPG ve PYD bütün talimatları Kandil’de Sabri Ok’tan alır. Bu iki yapının örgütsel şeması ve PKK ile ilişkisi ise şöyle: 

Örgütün yapısı bu şekilde işliyor ve bütün talimatlar Sabri Ok tarafından veriliyor. Burada şunu ekleyeyim, Şahin Cilo örgüt içinde etkili biri ama alt düzeyde bir isim Cilo’nun talimatlarını uygulamayabiliyor. PKK üst yönetimiyle bağı olanlar, yereldeki isimlerin talimatlarını göz ardı edebiliyor.

Kamuoyundan izlediğim kadarıyla YPG’de en önemli ismin Şahin Cilo olduğunu düşünüyordum ancak anlattıklarınız ışığında durumun tam olarak böyle olmadığı görülüyor...

Şahin Cilo Amerikalılarla olan ilişkileri sayesinde göz önünde, Amerikalılara sempati duyar. Cilo, Amerika’ya ne kadar sempati duyuyorsa Fehman Hüseyin, Amerikalıları o kadar sevmez. Hatta Amerikalılara karşı olumsuz bir tutum aldığımda bana teşekkür etmişti.

Amerika ve Batı Türkiye hakkında YPG’ye ne telkin ediyorlardı?

Hem Amerikan yetkilileri hem de Batılı yetkililer; YPG yöneticilerine, bu bölgede varlık göstermek isteniyorsa Türkiye ile iyi ilişkiler kurulması gerektiğini telkin ediyorlardı. YPG içinde alt kademede bazı isimler Türkiye ile sorunların çözülmesi gerektiğini düşünüyor. Şahin Cilo da Türkiye ile uzlaşmaktan yana bir isim. Hatta Rakka’da Öcalan’ın posterinin asılmasına çok kızdı. Böyle davranışların onlara zarar verdiğini düşünerek tepki göstermişti. Bu posteri, YPJ sorumlusu Asya Abdullah astırdı ama daha sonra örgüt içinde oluşan tepkiden dolayı kimse bu durumu sahiplenmek istemedi. 

Şahin Cilo nasıl biri, kişilik özellikleri hakkında neler söylersiniz?

Şahin Cilo, 1990’lı yılların başında PKK’nın ikinci nesil yetişen elemanlarından biri. Halep’te üniversite okurken, şuan örgütte etkili pozisyonda yer alan Polat Can, Zuhad Kobani ve Nasır Hacı Mansur, Siphan Hamo ile aynı evde yaşadılar ve Öcalan’ın yanında dokuz yıl kaldılar. Öcalan, Suriye’den ayrıldıktan sonra çeşitli ülkelerde siyasi sığınma alması için girişimlerde bulundular. Öcalan da Şahin Cilo’ya büyük önem veriyor. Ayrıca Şahin Cilo’nun dünya ile ilişkileri çok iyi, birçok Batı ülkesi ve ABD ile ilişkileri bizzat o yürütüyor.

ABD, YPG’yi sahada bir kart olarak ne zaman kullanmaya başladı?

ABD, Özgür Suriye Ordusu içerisindeki 30. Tümeni eğittikten sonra yaşadığı hezimetten dolayı arayışa girdi. Eğitilen 30. Tümen unsurları sahaya indiğinde dağıldılar. Birçoğu farklı farklı örgütlere katıldı. Yetiştirilen unsurlarda ideolojik donanım vb. gibi faktörler eksik olduğundan tutunamadılar. Bu hezimetten sonra ABD, IŞİD ile mücadelede YPG’lileri desteklemeye başladı.

ABD’nin YPG’ye desteği sadece IŞİD’le mücadele için mi? YPG’yi rejime karşı kullanmak niyeti olmadı mı?

İlk defa açıklayacağım bu konuyu… ABD, SDG’ye silah verirken bu silahları rejim güçlerine karşı kullanmamaları için taahhütname imzalatıyordu. Biz bu silahları bu taahhütnameleri imzaladıktan sonra teslim alırdık. Ondan sonra silahların akıbeti hakkında bilgimiz olmazdı. 

Albay Silo’nun anlattığı veriler, YPG’nin bir numarasının Sabri Ok olduğunu gösteriyor. PKK’nın tam kontrolünde olan bir örgütün Türkiye ile yakın ilişkiler kurması veya Türkiye’nin bu örgütü meşru bir aktör olarak kabul etmesi orta vadede mümkün gözükmüyor. ABD’nin Suriye Özel temsilcisi James Jeffrrey, YPG’yi terör örgütü olarak neden görmediklerini daha detaylı bir şekilde açıklamalı. PKK ile YPG arasındaki bağı koparmak için adım atacaklarsa ödül listesine Sabri Ok’u da koymaları gerekir. 

Etiketler : , , , , ,

HABERE YORUM KAT