1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. 15 Temmuz ve Ümmet Coğrafyasındaki Yansımaları
15 Temmuz ve Ümmet Coğrafyasındaki Yansımaları

15 Temmuz ve Ümmet Coğrafyasındaki Yansımaları

Üsküdar Özgür-Der’de 15 Temmuz ve Ümmet Coğrafyasındaki Yansımaları konulu programda Hamza Türkmen ve Selahaddin E. Çakırgil konuştu.

18 Ekim 2016 Salı 03:16A+A-

Eyüp Sabri Togan / Haksöz Haber

Pazartesi akşamları Üsküdar Özgür-Der’de düzenlenen programların ikinci haftasında 15 Temmuz’a Ümmet Coğrafyasından nasıl karşılandığını anlatan Hamza Türkmen,küresel tepkilerin hepsinin olumlu olmadığını ancak olumlu tepkilerin ağır bastığını söyledi. Başta İran’dan gelen (özellikle resmi kaynaklı tepkimelerin) darbeye destek çıkmak nevinden olduğunu not etti. Hamza Türkmen, darbe gelişimin arka planındaki dinamikleri Gezi Parkı olayları ve hemen ardından Mısır halkının başına balyoz gibi inen 3 Temmuz 2013 Mısır darbesini Zaman gazetesi için rapor eden Cumali Önal’ın ‘Mursi’nin devrilmesini dikatatör eğilimleri olan bir liderin doğal sonu olarak gördüğünü’ hatırlatarak, o dönem yaşanan bu olayların, aslında Türkiye’de Mısır darbesi gibi bir darbeye zemin hazırlandığına dikkat çekti.

Hamza Türkmen, darbeye karşı direnişin genel anlamda ümmet halklarının vesayetten kurtulma amacı taşıdığını, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile önü açılan muhalif hareketleri öncü İslami hareketlerin doldurarak fırsatı değerlendirdiklerini belirterek, bu sonucun BOP projesinin asla tasarlamadığı hayırlı gelişmeye dönüştüğüne işaret etti. Türkmen, darbe zemininin yurtiçinde de 6-7 Ekim 2014 olaylarıyla canlılık kazandırılmaya çalışıldığını, Hendek siyasetinin ise darbeye giden yoldaki teşebbüsler zincirinin son halkası olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

15 Temmuz darbeye karşı direnişin sosyolojik yapısını ele alırken, Genar Araştırma şirketinin yaptığı anketten alıntılar yaptı. Türkiye’nin yüzde 10’unun sokaklara aktığını bunun çarpıcı olduğunu aktardıktan sonra, Cumhurbaşkanının gece yarısı çağrısı ile bu yüzdenin 55’lere tekabül etmesinin toplumdaki olgunlaşmayı sürpriz biçimde ortaya koyması açısından önemli olduğunu kaydetti.  Türkmen sözlerine devamla, Cumhurbaşkanının çağrısından saatler önce çatışmalarda şehitler verildiğini, toplumun kendi iç tepkime kanallarının kazanımlarını kaybetmek istemeyen erdemli insanlar eliyle esaslı bir direniş örnekliği gösterildiğine defaaten dikkat çekti. 28 Şubatta 10 tankın karşısında direnemeye halkın 15 Temmuzda hangi saiklerle hareket ettiğini anlamak hem şaşırtıcı hem de sevindiricidir notunu düştü.

Hamza Türkmen bu örnekliğin Arap Baharı kazanımlarını çalmaya çalışan çeşitli mihrakların planlarını boşa çıkarmaya namzet ümmetin dizleri üzerinde yeniden doğrulmasına yol açacak önemde bir hadise olduğunu vurgusu yaptı. Hamas’ın yaptığı bir açıklamada, 15 Temmuz darbesinin başarılı olduğu anda Gazze üzerinde dolaşan F-16’ların bombalamaya başlayacağını bildirmesinden söz etti. Suriye’de ise Hizbullah yanlılarının havaya ateş açarak kutlamaya kalkmalarının darbenin kazananını ve kaybedenini göstermesi açısından anlamına değindi. Direnişe destek babından örneklerde ise Kabe imamının ‘Türkiya, Türkiya’ nidalarıyla dua etmesinin muhteşem bir beraberlik ruhu olduğunu hatırlatan konuşan Hamza Türkmen, darbeye karşı mücadelede ümmet içi ekonomik dayanışmasının da gizli bir el gibi piyasalara darbenin hemen ardından 10 Milyar Dolar yardım enjekte ettiğini ve bunun periyodik olarak devam etmesinin Türkiye’ye destek veren ittifakın stratejik saf tutmaya verdiği önemle alakalı olduğunu dile getirdi. Bu ittifakın siyasi bir halkasının da Irak Kürdistanında yaşandığını, Barzaninin, Fethullah örgütüne ait 32 okul ile 2 üniversiteyi 4 gün önce kapatmasının bir dayanışmacı bir önem arzetmesine dikkat çekti.

Türkmen, sözlerini İslam coğrafyalarıın ve özelde Türkiye’nin kuşatma altında markaj üstüne marka bindirilmesine karşı duyarlı İslami kesimlerin sahip çıkan emeklerinin önemli olduğu vurgusunu yaparken, Afgan Meclisinden Tunus’a dek bu desteklerin küresel oyunları bozmaya namzet olduğunu sözlerine ekledi.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın her türlü mezhebi taassubu aşarak yaptığı Kuranın ölçü olması keyfiyetı üzerinden yaptığı evrensel çağrının İslam dünyasının önemli bölümünde makes bulmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Selahaddin E. Çakırgil ise geniş bir tarihi arka plan çizerek başladığı konuşmasında Suriye ve Irak’taki gelişmelerin kontrolden çıkmasının barut fıçısına atılacak kıvılcım gibi dünya savaşına gidebilecek riskler taşıdığını söyledi.

Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta rol sahbi olduğuna işaret eden Çakırgil, Musul’a girmeye çalışan Irak’ın şii milislerine ‘Türkiye’den izin almadan adım atamazsınız’ diyen Barzani örneğinin bile tek başına etki alanının genişliğini göstermeye yeteceğini söyledi.

Darbe hastalığının ümmet içindeki kökenlerinin Hz Ali’nin katledilişinedek uzandığını ve ümmet tarihinin kaderine hükmetmek isteyenlerin kılıç şakırtılarıyla dolu olduğunu söyledi. Nasıl Mustafa Kemal’in bir meclis darbesiyle ile 1923’de hegemonyasını pekiştirdiyse, ondan önceki saltanat mücadelelerinin aynı darbecilik bağlamından ayrı görülemeyeceğine dikkat çekti.

Ümmet çoğrafyasından yankıları örneklerle sunan Çakırgil,darbe gecesi, ‘İran’da esmi kaynakların, Erdoğan devrildi diye darbenin üzerine atladıklarını, ertesi gün darbenin kara bulutları dağılınca, aslında bir senaryoydu diye çark ederek hazımsızlıklarını ortaya koyduklarını belirtti. Buna karşın İran’da tanış olduğu bazı Şii grupların Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın selametini istedikleri ve İran’nın başına da Tayyip Erdoğan gibi bir liderin gelmesini istediklerini kendisine bizzat aktardıklarını bildirdi.   

Çakırgil konuşmasında Amerikan ve Alman medyasından bazı örnekler verirken Foreign Policy yazarı John Hannah’in Mursi’ye karşı yapılan darbe gibi Türkiye’de darbe teşebbüsünün başarılı olması halinde ‘Üzgünüz, ama Türkiye’de darbeyi anlarız’ demeye hazırlandıklarını söyledi. Çakırgil, Türkiye’nin Rusya ile dirsek temasından bahisle Putin’in Türkiye’Yi NATO’dan koparmak amacı taşıdığına inandığını belirtti.

Soru ve değerlendirme kısmında söz alan Kenan Levent, Arap Baharı tabir edilen sürecin önemli ölçüde akamete uğratılmasına rağmen, Türkiye’nin 15 Temmuz sonrası kazanımlarının ümmetin geleceği olacağının altını çizdi.  Murat Aydoğdu ümmet coğrafyasından örnekler vererek özellikle medyanın Orta Asya’da Tayyip Erdoğan’ şer odağı olarak gösterdiğini bu tür medya ağına takılan kitlelerin darbe teşebbüsünün başarısızlığı sonrası elde edilen kazanımları paylaşacak bilgilendirmeye sahip olmadıklarını kaydetti. Konuya ilişkin son kapanış değerlendirmesi için tekrar söz alan Hamza Türkmen,15 Temmuz sonrasının en önemli sonuçlardan birinin Türk ordusunun belirleyici güç olmaktan çıkarılması olduğunu dile getirdi.

u-1.jpgu-2.jpgu-3.jpgu-4.jpg

HABERE YORUM KAT

4 Yorum