1. YAZARLAR

  2. Yıldıray Oğur

  3. 15 Temmuz Çatı İddianamesi’nden Öğrendiklerimiz -4-
Yıldıray Oğur

Yıldıray Oğur

Yazarın Tüm Yazıları >

15 Temmuz Çatı İddianamesi’nden Öğrendiklerimiz -4-

15 Mart 2017 Çarşamba 17:56A+A-

8000’den fazla asker, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç ve 4000’e yakın hafif silah…

15 Temmuz 2016 gecesi darbe için harekete geçen birliklerin dökümü böyleydi. Bu sayılar 27 Mayıs darbesi, 21 Şubat 1962 ve 22 Mayıs 1963 darbe girişimlerinde darbecilerin harekete geçirdiği güçten fazlaydı.

Ama bu gücün büyük bir gürültüyle harekete geçmesinden kısa bir süre önce Karargâh’ta bir sessizlik vardı.

İhbarı araştırmak üzere saat 18.15’te Genelkurmay’a gelen MİT Müsteşarı Hakan Fidan iki saat kaldığı karargâhtan 20.22’de ayrılmıştı.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın talimatıyla, ihbarda Fidan’a yönelik operasyonun yapılacağı Kara Havacılık Komutanlığı’na gidip  Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak olağanüstü bir durum tespit edememiş ve geri dönüyordu: 

“Ben orada bulunan görevlilere çeşitli sorular sorarak bir şeyler almaya çalıştım, ancak herhangi bir bilgi alamadım, olağanüstü bir durum da tespit edemedim. Olay çok iyi kamufle edilmişti. Benim tesislerdeki bu faaliyetim 21.35'e kadar devam etti.”

Genelkurmay’daki acil durum toplantısı belki de Çolak’tan gelen haberler üzerine bitmişti. İki saat Türk hava sahasındaki askerî uçuşları yasaklama emri veren Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar toplantı sonunda makamında çalışmaya devam etmişti:

“Değerlendirmelerimizde gelen bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütalaa ettik ve aldığımız bu tedbirlerle yetinmeyerek Ankara Garnizon Komutanı Korg. Metin GÜRAK'ı telefondan arayıp bizzat Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümenine gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın hiçbir sebeple birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesi yönünde tedbirler almasını emrettim. Bu şekilde öncelikle tedbirleri aldıktan sonra toplantımız bitti. Ben çalışmalarıma makamımda devam ettim. Gelişmeleri de bir yandan takip ediyordum...”

MİT Müsteşarını karargâha çağıran, olayın ciddiyetini ilk fark edenlerden ikinci başkan Yaşar Güler de odasına gitmişti:

“Ondan sonra ben Genelkurmay Başkanımıza ‘komutanım ben bugün toplantılar nedeniyle hiçbir evrakıma bakamadım, müsaadenizle odama geçip günlük evraklarımı inceleyeyim’ diyerek izin istedim ve odadan ayrıldım.”

Saat 18.30’da Genelkurmay Başkanı’nın talimatıyla Türk Hava Sahası askerî uçuşlara kapatılmıştı. Ama Hava Kuvvetleri Komutanı’nın Ankara’daki bu olağanüstülükten ancak 21.30’da eşinin telefonuyla haberi olmuştu:

“Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının İstanbul Deniz Kulübündeki düğününe davetli olarak katıldım. Saat 19.30 sıralarında düğün salonunda bulundum. Bu saate kadar herhangi bir olumsuzluk ya da olağanüstü bir durum hissetmedim. 22 hava generali daha düğündeydi. Tahminime göre 21.30 sıralarında eşim beni telefonla aradı. Genelkurmay'da görevli Hava Korgeneral Fikret Erbilgin'in gözaltına alındığını, durumun ne olduğunu merak ettiğini söyledi...”

Sabah saatlerinde İstanbul’da Heybeliada Deniz Lisesi mezuniyet törenine katılmış Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun ise neredeyse Türkiye ile aynı anda haberi oldu:

“19.30 sıralarında düğün için Çınar Otel'e (Bakırköy) gittim. TSK'nın bazı birliklerinde olağan dışı bir hareketlilik olduğundan, saat 22.23'te gelen telefonla ilk defa haberdar oldum.”

Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi, o akşam Ankara’daydı. Beştepe Gazi Orduevi’nde bir düğüne katılmıştı.

Sabaha kadar süren o hareketli saatler iddianamede saat saat anlatıldı.

Saat 20.49: İhbar ve toplantılar üzerine erkene alınan darbe için karargâha giriş yapan Tümgeneral Mehmet Dişli Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan’ın odasına geçti.

Saat 20.51: Dişli ve Yıkılkan, Hulusi Akar’ın katına çıktı.

Saat 21.00: Mehmet Dişli, Hulusi Akar’ın odasına girdi:

“Tümgeneral Mehmet Dişli darbe teşebbüsü başladığında ilk önce Hulusi Akar Paşa'nın odasına kendisinin tek başına gireceğini, ona darbeyi tebliğ edeceğini, onun kabul etmesi halinde darbe faaliyetinin başına geçirileceğini söyledi. Bunu söylerken de kendilerine "Genelkurmay Başkanına ‘sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın diye soracağım’ dedi… Elinde bir not kağıdı vardı, oraya Genelkurmay Başkanı'na söyleyeceklerini tek tek yazmıştı. (Hulusi Akar’ın başyaveri Yarbay Levent Türkkan’ın ifadesi)

“Baktığımda Karargahta görevli Proje Yönetim Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet DİŞLİ’nin geldiğini gördüm. Mehmet DİŞLİ oturmakta olduğum masadaki sandalyelerden birine oturup heyecanlı ve geçmişte bildiğim ve alışık olduğum ruh halinden farklı bir tarzda "komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz" gibi şeyler söyledi. Ben ilk önce anlamlandıramadım, cümle içerisinde belki uçaklar demiş olabilir, ancak bunun bir kalkışma olarak ifade edebileceğim bir operasyon olduğunu anladım ve hiddetle ‘ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, sen manyak mısın, sakın ha’ şeklinde bağırdım.” (Hulusi Akar’ın ifadesi)

“Mehmet Dişli masanın kenarındaki koltukta oturdu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar bize sırtı dönük şekilde okuyordu veya Mehmet Dişli’yi dinliyordu. Mehmet Dişli Genelkurmay Başkanı’na ‘komutanım şöyle oturalım’ dedi ve oturma grubuna doğru geçtiler. Mehmet Dişli Genelkurmay Başkanı’na ‘bu böyle olmazdı, böyle gitmezdi, bu şekilde olmalıydı’ diyerek sunumunu devam etti. Dişli TRT Haber’de bildirinin yayınlanacağını Genelkurmay Başkanı’na söyledi, uçak seslerinin gelmeye başladı, Genelkurmay Başkanı, Mehmet Dişli’ye ‘bunlar ne’ diye sordu, o da geçiştirir şekilde “keşif, devriye amaçlı uçuşlar” dedi. Genelkurmay Başkanı, Mehmet Dişli’ye ‘bu yaptığınız doğru değil, insanlara zulmedilerek bu yapılamaz, olmaz’ dedi.’’ (Akar’ın yaveri Başçavuş Serdar Tekin’in ifadesi)

Ama odada 10 dakika kalan Mehmet Dişli Hulusi Akar’ı ikna edememişti:

“Mehmet Dişli, dışarı çıktığında ‘ortada, girin’ dedi.’’ (Yarbay Türkkan’ın ifadesi)

Saat 21.10 (İddianameden):

“Dişli hazır durumda bekleyen ekibe Komutana müdahale etmeleri emrini verdiği, bu emirle birlikte, Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Ramazan Gözel, başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan, yaveri Yüzbaşı Serdar Tekin, Başçavuş Abdullah Erdoğan ve elinde silah da olduğu halde Genelkurmay Başkanı emir subayı Yarbay Levent Türkkan’ın hep birlikte içeri girdikleri, Türkkan’ın içeri girer girmez, Komutana bağırarak oturup sakin olmasını ve zorluk çıkarmamasını istediği, bu sırada giren ekibin Org. Akar’ı iterek koltuğa oturmasını sağladığı, ardından havlu gibi bir cisimle ağzını ve burnunu kapatarak nefes almasını engellediği, ekipten birinin kolunu boğazına doladığı, bu sırada askeri kıyafete ait ip türü bir cismin boğazına sürttüğü, etkin bir direniş göstermesine rağmen, elleri plastik kelepçeyle bağlanan Komutanın can havliyle kalkmasıyla birlikte, Levent Türkkan’ın elindeki tabancayı kendisine doğrultup tehdit içeren sözler söylemesi üzerine Akar’ın ‘sık ulan’ diyerek tepki gösterdiği…”

Saat 21.00: Mehmet Partigöç ve bir grup darbeci subay Genelkurmay’ın güvenlik amiri Yarbay Gökhan Eski’nin odasına gelerek odadan nöbetçi kolluğu ile silah aldı.

Saat 21.10: Partigöç’ün emriyle 24 personel silah almak için Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı doldur-boşalt istasyonuna doğru koştu

Saat 21.15: Yarbay Gökhan Eski’nin nezaretinde silah dağıtıldı, ardından kuzey ve güney nizamiyeler ile nöbet kulübelerinin girişleri kontrol altına alındı.

Saat 21.20: Akıncılar Üssü’nden hareket eden ve içinde 33 özel kuvvet personelini taşıyan otobüs Genelkurmay karargahına ulaştı. Gökhan Eski’nin karşıladığı silahlı, teçhizatlı, kompozit başlıklı 33 personel, Kurmay Albay Doğan Öztürk ve Başçavuş Suat Sağlam refakatinde, saat 21.22’de Genelkurmay Başkanın giriş-çıkış yaptığı 1-A kapısından girerek, komuta katına çıktı.

Saat 21.26: “Aralarında Ömer Gürsel Çetin ve Mehmet Akkurt’un da bulunduğu darbeciler o sırada makam odasında çalışan Güler’e öncelikle “yere yat” şeklinde bağırdılar, gördükleri etkili mukavemet karşısında üzerine çullandılar, kısa bir mücadelenin ardından etkisiz hale getirdikleri İkinci Başkan’ın, komuta katından elleri ve gözleri bağlı bir şekilde 5 Özel Kuvvet personelinin eşliğinde, elinde tabanca da olduğu götürüldü...”

Saat 21.30: Koridorda yerlerde sürüklenerek aşağıya indirilen Yaşar Güler, bir araca bindirilip, güney nizamiyeden çıkarılırken darbeciler, o gece nöbetçi olan ve durumu fark eden Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Osman Tolga Kılınçarslan’ın direnişiyle karşılaştı. Araçtan inen Mehmet Akurt “kapıyı açın, yoksa Komutanı vururum” diye bağırdı. Kılınçarslan’a üç el ateş etti. Komutanının yaralandığını gören Nöbetçi Subayı Üsteğmen Muhammet Reşit Budak, Mehmet Akkurt’a önce MP-5 marka silah ile ateş etmeye çalıştı, silahın tutukluk yapması üzerine bu kez beylik tabancasıyla ateş etti ve darbeci Akkurt’u öldürdü.

Saat 21.33: Yaşar Güler, Yarbay Gökhan Eski’nin nezaretinde bir ambulansa bindirilerek yeniden karargah içine sokuldu

Saat 21.33: Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı Korg. İlhan Talu, karargahı ele geçirmek amacıyla içeri giren bir grup darbeci Özel Kuvvetler görevlilerine yol gösterdi.

Saat 21.37: Darbeciler tarafından ele geçirilen Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığı Mesaj ve Evrak Dağıtım Sistemi (MEDAS) üzerinden ‘’HAZIRLIK İKAZI VE BİRLİK İNTİKALİ” konulu mesaj yayınlandı.

Saat 21.48: Tüm kuvvet ve Komutanlıklara Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı sıfatıyla Mehmet Partigöç ve General Amiral Şube Müdürü sıfatıyla Cemil Turhan imzalı “Atama” listesi gönderildi.

(Atama listesinde; TSK’da görevli 326 general ve amiralden 94’ü Genelkurmay Başkanlığı ya da mensubu bulunduğu kuvvet komutanlıkları emrine alındı. 167 general görevine devam etti.  61 general üst görevlere atandı. 3 pozisyona (Gnkur. Bşk., K.K.K., ve Dz. K.K.) herhangi bir atama yapılmadı.

Darbenin ardından atama listesinde karşısında “görevine devam” yazan 229 generalden; 148’i ihraç edildi, 4’ü istifa etti, 31’i emekliye sevk edildi, 2’si kendi rızalarıyla emekli oldu. 34’ü hâlâ göreve devam ediyor.)

Saat 21.43: Genelkurmay Başkanı Akar’ın başyaveri Levent Türkkan’ın “Komutanımız bekliyor” diyerek karargaha çağırdığı Kara Kuvvetleri Komutanı Çolak ve yanındakiler karargaha giriş yaptı. Komutan derdest edilmek istenince yanındaki koruma Başçavuş Bülent Aydın duruma müdahale etmeye çalışırken darbeci Özel Kuvvetlerce açılan ateşle şehit edildi.

Saat 21.44: Altı özel kuvvet görevlisi Çolak ve yanındakilerin üzerlerine çullanıp yere yatırdı. Duruma müdahale etmek isteyen  Çolak’ın Koruma Müdürü Yüzbaşı Burak Akın, sol bacağından vuruldu. Tekrar hareket etmeye çalışınca bir özel kuvvetler görevlisi tarafından başına doğru ateş açıldı, şans eseri kurşun aynı bacağına denk geldi.

Saat 22.04: Hulusi Akar’dan aldığı talimat üzerine Zırhlı Birlikler Komutanlığı ile Kara Havacılık Komutanlığındaki denetimlerden dönen ve kendisine gelen ihbar üzerine Genelkurmay Karargahı’na gelen 4. Kolordu Komutanı Korg. Metin Gürak ve yanında bulunan emir astsubayı karargah girişinde gözaltına alındı.

Saat 22.53: Akıncı Üssü’ne gidip Çolak ve yanındakileri bırakan helikopter yeniden Genelkurmay Karargahı iniş yaptı.

Saat 23.03: Genelkurmay Başkanı Akar, darbeci Mehmet Dişli, Fırat Alakaş ve diğer özel kuvvet görevlileriyle A-1 kapısından çıkartıldı ve Akıncı Üssü’nde götürülmek üzere helikoptere bindirildi.

Saat 23.04: Mehmet Partigöç, Akıncı Üssü’nde bulunan Akın Öztürk’ü aradı.

Saat 23.15: Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi AKAR’ın şahsi eşyalarının makam odasından çıkartılmaya başlandı.

Saat 00.13: Darbeci askerler TRT’de yayınlanan darbe bildirisini izledi.

Saat 00.19: Çankaya Köşkü içinde bulunan Muhafız Alayı’ndan özel araçlarıyla yola on dokuz kişilik darbeci Özel Kuvvet personeli Genelkurmay’a girdi.

Saat 00.24: Genelkurmay önündeki sivil vatandaşların sayısı artmaya başladı.

Saat 00.45: Genelkurmay Başkanlığı resmi internet sitesinden darbe bildirisinin tam metni yayınlandı.

Saat 00.52: Genelkurmay girişini kapatan 28. Mekanize Tümen Komutanlığına ait tanklar gelirken bir polis aracını ezdi.

Saat 00.54: Darbeye karşı çıkmak için tankların karşısında duran Yusuf Çelik adlı sivil vatandaş tanktan açılan ateş sonucu şehit oldu. Cesedi 01.32’de Ayyıldız Caddesi üzerine bırakıldı.

Saat 01.18: Kara Harp Okulu’nda görevli Bando Başçavuş Ziya İlhan Dağdaş, darbeye direnmek için silahsız olarak karargah girişindeki tankların önüne geçti. Askerlerle tartışmaya başladı. Karargahtan açılan yoğun ateşe rağmen direnişini sürdürdü. Saat 01.29’da boyun sağ tarafından aldığı tek isabetle şehit oldu.

Saat 01.20: Genelkurmay Başkanlığı resmî internet sitesinden Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ülke sathında kontrol ve güvenliği sağladığına dair ikinci bildiri yayınlandı.

Saat 01.29: On üç tank, bir zırhlı muharebe aracı ve bir Kobra aracı Genelkurmay kışlasına giriş yaptı ve mevzilendi.

Saat 01.45: Kara Harp Okulu ve Muhafız Alayı’ndan destek için gelen askerlere silah ve hücum yeleği dağıtıldı.

Saat 02.21: Sivil halk Milli Savunma Bakanlığı köşesi doğu giriş kapısından Genelkurmay kışlasına ve ardından da Genelkurmay karargahına girdi.

Saat 02.25: Doğu çıkış kapısında toplanan vatandaşlar büyük demir kapıyı kırarak kışlaya girdi.

Saat 02.29: 7 sorti yapan helikopterle Kara Harp Okulu’nda eğitim görmekte olan toplam 161 kursiyer darbeye destek için Genelkurmay’a indirildi.

Saat 02.32:  Genelkurmay Karargahına giren ve genel sekreterlik katına giren vatandaşların sayısı kısa süre içinde elli kişiyi aştı, karargah binasının çeşitli katlarında dolaşmaya başladılar.

Saat 02.45: Genel Sekreterlik katında bulunan vatandaşlara, Amiral Sinan Sürer, Abdurrahim Aksoy, Gökhan Balcı ve Mustafa Mengi tarafından ateş açıldı. Resul Kaptancı ve Mesut Acu şehit oldu.

Saat 02.30: Karargah binasının üst katlarından doğu iç bahçede bulunan vatandaşlara doğru darbeciler tarafından ateş açıldı.

Saat 02.37: Halkın büyük bir kısmı doğu çıkış kapısını kullanarak karargahtan çıktı.

Saat 02.39: Jandarma Genel Komutanlığı ile Genelkurmay Kışlası arasında toplanan vatandaşlara helikopterlerden ateş edildi.

Saat 02.42: Karargah içinde vurularak ölen ve yaralanan yedi vatandaş doğu çıkış kapısı önüne bırakıldı.

Saat 03.06: Güney nizamiye bölgesi iç tarafına Kobra tipi helikopterle ateş açıldı.

Saat 03.10: Genelkurmay Başkanlığı resmî internet sitesinden Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ülke yönetimine bütünüyle el koyduğu, uluslararası anlaşmaların geçerli olduğuna dair üçüncü bildiri yayınlandı.

Saat 03.55: Darbeci Baki Kavun’un, darbeciler tarafından derdest edildiği izlenimi vermeye çalışıldı.

Saat 04.09: Genelkurmay Kışlası’na helikopterle üç sorti silah ve mühimmat getirildi ve darbeci personele dağıtıldı.

Saat 05.10: Darbeci Yarbay Gökhan Eski karargaha ait görüntü izleme merkezi sistem odasına girdi. Kamera yayını kesildi.

Saat 06.11: Beş darbeci subay Genelkurmay karargah binasına ait görüntülerin kaydedildiği bellekleri, tankların park halinde bulunduğu Ayyıldız Caddesi’ne getirdiler ve getirilen bellekler 092660 plakalı tank altında ezildi.

Saat 07.03: Ezilen bellekler doldur boşalt istasyonu bölgesine götürülerek yakıldı.

Saat 06.50: Genelkurmay Başkanlığı resmî internet sitesinden Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yurtta Sulh Harekatı’na kararlı bir şekilde devam ettiğine dair dördüncü bildiri yayınlandı.

Saat 07.24: Darbeye karşı direnen vatandaşlar İnönü Bulvarı üzerinde ezilen polis aracının plastik aksamını yakarak, kışla içine, Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi (SKKHM) havalandırma emici fanlarına yakın bölgeye attı. SKKHM’ye sirayet eden yoğun gaz bulutu nedeniyle içerdeki darbeciler dışarıya çıkmak zorunda kaldı.

Saat 09.18:  Genelkurmay’da görevli erbaş ve erler koğuşlar bölgesinden tahliye edilmeye başlandı.

Saat 09.35: Genelkurmay Kışlasının Polis Akademisi karşısındaki parmaklıklara merdiven dayanarak Kara Harp Okulundan darbe faaliyeti için getirilen öğrencilerinin Genelkurmay Kışlası’ndan çıktı.

Saat 10.22: Darbenin başarısızlıkla sonuçlandığı kabul eden bazı subaylar kışlayı terk etmeye başladı.

Saat 10.25: Polis Özel Harekat görevlilerinin darbecilerin gözaltı işlemlerini yapmak üzere güney nizamiyeden kışlaya giriş yaptı.

Saat 10.28: Tank personeli ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayından gelen 118 asker teslim oldu.

Saat 10.30: Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve darbeci Mehmet Dişli’yi taşıyan helikopter Çankaya Köşkü’ne iniş yaptı.

O helikopterde Dişli’nin ne işi vardı, aynı saatlerde Akıncı Üssü’nde neler olmuştu, kimler kimlere telefon açmıştı, bir sonraki yazıda…

Türkiye

YAZIYA YORUM KAT